AR


Results for "AR"

Islamic Glossary

ZARÛRET

(Islamic Glossary) :
Haram olan, yasaklanan bir işin yapılmasını mübâh (dînen serbest) kılan sebeb, özür.Zarûretler, dînen haram, yasak olan şeyleri mübâh kılar. Yâni mübâhı (dînen yapılmasıserbest olan bir işi) yapan nasıl muâheze olunmazsa (cezâlandırılmazsa), zarûret olan bir işiyapan da muâheze olunmaz. Bir kimse, mûteber bir ikrah (zorlama, cebr) ile başkasının malınıtelef etse, ikrah zarûreti bu işin haramlığını, yasaklığını gidermez. O iş yine haramdır. Sâdecebu işi ikrah, zorlama, korkutma gibi zarûret sebebiyle yaptığı için, sorumlu olmaz. Zarûretlerin,yasakları mübâh kılmasına ruhsat denir. (Mecelle, Ali Haydar Efendi)Zarûretler, kendi miktarlarınca takdîr olunurlar. Açlıktan helâk olacak, ölecek bir kimse,başkasının malından izni olmadan ancak ölmeyecek kadar alıp yiyebilir. Açlık bahânesiylefazlasını yiyemez. Daha sonra ölmeyeceği miktarda yediğinin bedelini s âhibine verir, yâhuthelâllaşır. (Mecelle, Ali Haydar Efendi)
Islamic Glossary

ZARÛRİYYÂT-I DİN

(Islamic Glossary) :
İnanılacak ve yapılacak işlerle ilgili, âlim ve câhil herkesin bilmesi lâzım olan din bilgileri.Her şeyden önce zarûriyyât-ı dîni öğrenmek lâzımdır. Bunları bırakıp, başka şeylerleuğraşmak, kıymetli ömrü faydasız şeylere harcamak olur. Hadîs-i şerîfte; "Allahü teâlânın birkulunu sevmemesinin alâmeti, onun mâlâyânî (kendisini ilgilendirmeyen, faydasız şeyler) ilevakit geçirmesidir." Zarûriyyât-ı dinden olan bilgiler o kadar çoktur ki, insan mâlâyânî ileuğraşmaya vakit bulamaz. (İmâm-ı Rabbânî)
Islamic Glossary

ZELLET-ÜL KÂRÎ

(Islamic Glossary) :
Kırâat hatâsı. Namazın içindeki farzlardan kırâati yerine getirirken (Fâtiha ve zamm-ı sûreyiokurken) meydana gelen hatâ, yanlış okuma.Zellet-ül kârî dört şekilde olabilir:Birincisi i'râbda hatâdır. Yâni harekelerde ve sükûndaolabilir. Meselâ şeddeyi hafif okur veya medleri (uzunları) kısa okur veya bunların aksini yapar.İkinci şekil hatâ, harflerde olur. Harfin yerini değiştirir veya harf ilâve eder, yahut azaltır veyaharfi ileri geri alır. Üçüncü şekil hatâ, kelimelerde ve cümlelerde olur. Dördüncüsü ise, vakf vevaslde hatâ olur. Yâni duracak yerde durmaz geçer. Geçecek yerde durur. Bu dördüncü şekilhatâda mânâ değişse de bozulmaz. İlk üç şekilde zellet-ül kârî mânâyı değiştirip, küfre sebebolacak mânâ hâsıl olursa veya âyet-i kerîmede kastedilen mânâ tamâmen değişirse, namazıbozar. (İbrâhim Halebî)
Islamic Glossary

ZIHÂR

(Islamic Glossary) :
Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haramolan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtınanamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi.Hanımına "Senin başın anamın sırtı gibidir" diyen bir erkeğin, keffâret vermedikçe hanımınasarılması, öpmesi ve cimâ etmesi harâm olur. Zıhâr keffâreti, oruç keffâreti gibidir. (İbn-iNüceym)
Islamic Glossary

ZÜLKARNEYN ALEYHİSSELÂM

(Islamic Glossary) :
Peygamber veya velî. Kur'ân-ı kerîmde kıssası, doğuya ve batıya düzenlediği seferleri zikredilmiştir. Asıl ismi, İskender olup, doğuya ve batıya gittiği için İskender-i Zülkarneyn nâmıylaanılmıştır. Yemen'de yaşayan Münzir İskender ile, Aristo'nun talebesi olan Makedonyalıİskender'den daha önce yaşamıştır.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Senden Zülkarneyn'i sorarlar. Sen; "Ben size onun hâlinden haber vereyim" de. Bizonu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her (istediği) şeyden bir sebeb verdik. O da(batıya doğru) bir yol tuttu. Nihâyet güneşin battığı yere ulaştı. Onu (güneşi) sanki kızgın,siyâh çamurlu bir pınar içinde batarken buldu. Ve onun yanında bir kavim buldu. EyZülkarneyn (o insanlar îmâna gelmezlerse dilersen öldürmek sûretiyle bu kavme) azâb et.Yâhut onların hakkında hüsn-i muâmele edersin dedik. ... Sonra o (Zülkarneynaleyhisselâm) bir yol tuttu (doğuya gitti) . Nihâyet üstüne güneşin (ilk önce) doğduğu yereulaştığı zaman onu bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki, biz onlar için buna karşı(korunacak) hiçbir siper yapmamıştık. İşte (Zülkarneyn'in işi) böyle idi... (Kehf sûresi: 83...)İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi mâlik oldu. İkisi mü'min, ikisi dekâfir idi. Mü'min olan ikisi, Zülkarneyn ile Süleymân (aleyhisselâm) idi. Kâfir olan ikisi deNemrûd ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evlâdımdan biri yâni Mehdîmâlik olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Alâmet-ül-Mehdî)İbrâhim aleyhisselâm zamânında yaşayan Zülkarneyn aleyhisselâm, onunla birlikte haccettive elini öpüp duâsını aldı. Teyzesinin oğlu olan Hızır'ı aleyhisselâm ordusuna kumandan tâyinetti. Ye'cûc ve Me'cûc kavminin insanlara zarar vermelerine mâni ol mak için taş ve demirdenbir set yaptı. Bu şimdiki Çin seddi değildir. Asya ve Avrupa kıtalarına hâkim oldu.Her tarafa Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yaydı. Kâfirlerle savaşıp, mü'minlere güzelmuâmelede bulundu. Vazîfesini bitirip, ömrünü tamamlayınca, Medîne ile Şam arasında, Şam'abeş günlük mesâfedeki Dûmet-ül Cendel denilen yerde vefât etti. Mekk e'de veya yine o civârdaTehame dağlarında defn edildi. (Kurtubî-Taberî-İbn-ül-Esîr)