EKME


Results for "EKME"

Turkish - French Dictionary

ekmek

(Turkish - French Dictionary) :
pain
Turkish - Spanish dictionary

ekmek

(Turkish - Spanish dictionary) :
pan
Turkish - Kurdish Dictionary

ekmek

(Turkish - Kurdish Dictionary) :
1.çandin. 2. nan.
Dream Dictionary of Phrase

EKMEK

(Dream Dictionary of Phrase) :
Taze, yuşak yahut sıcak ekmek zahmetsiz helal kazanca ve bol nimete, Katıksız ekmek yemek garip yaşamaya ve yalnız ölmeye, Aşırı sıcak ekmek yemek gam ve kedere, Esmer ekmek yahut mısır ekmeği geçim sıkıntısıyla beraber dinde kurtuluşa, Pide ve yufka yemmek bol rızka yahut kısa ömre, Arpa ekmeği takva ve kanaate, Pirin unundan mamül ekmek işlerin durmasına ve sıkıntıya, Mercimek ve bakla unundan yapılmış ekmek yoksulluk ve hüzne, Birine ekmek vermek o sene bollok olacağına, Ekmek aramak yolculuğa, aradığı ekmeği bulmak yolculuktan elde edilecek dünyalığa, Birçok ekmeğe sahip olmak uzun ömre, dost ve ihvanın (din kardeşlerinin) artmasına ve bol rızka, Birkaç ekmek bulduğunu görmek gam ve kederden kurtulmaya, Bilinmeyen bir yerde yarım ekmek bulup bunu bir türlü yiyememek ecelin yaklaşmasına, Bilnen bir yerde yarım ekmek bulup onu eline almak yarı ömrün geçtiğine,
Turkish - English dictionary

ekmek

(Turkish - English dictionary) :
1. bread. 2. food; subsistence. 3. livelihood; job. aslanın ağzında proverb It is hard to make a living. ini ayağıyla tepmek to lose a good job or a good opportunity through one´s own fault. çarpsın! I swear it´s so! ini çıkarmak to earn enough to get along. düşmanı colloq. one´s wife and children. e el basmak to swear solemnly, swear a solemn oath. elden, su gölden living the life of Riley on what someone else has earned. ini eline almak to have a job that pays enough to live on. inden etmek /ı/ to fire (someone). gibi (aziz) as essential and valuable as daily bread. ine göz koymak/dikmek /ın/ to covet (someone´s) job. içi (the soft bread that forms) the inside of a loaf of bread. ini it yer, yakasını bit. colloq. He has money but others use it up. kabuğu crust of a loaf of bread. kadayıfı see ekmekkadayıfı. ine kan doğramak /ın/ to make (someone) suffer terribly. ini kana doğramak to suffer terribly. kapısı the place where one earns one´s living. karnesi ration card for bread. kavgası the struggle to earn a living. ini kazanmak to earn one´s living, earn one´s daily bread. küfü penicillium. ine mâni olmak /ın/ to prevent (someone) from earning his living. narhı fixed price of bread. inden olmak to lose one´s job. iyle oynamak /ın/ to threaten (someone´s) livelihood. parası one´s livelihood; enough money to get by. somunu a loaf of bread. ini taştan çıkarmak to make a living the hard way, struggle to make a living. tatlısı a dessert of bread soaked in syrup. ufağı bread crumb. ine yağ sürmek /ın/ to help (someone) inadvertently. ini yemek /ın/ to gain one´s livelihood from (someone).