Ulam.


Results for "Ulam."

Philosophical Dictionary

Ulam.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Makule, Fr. Categorie, Al. Kategorie, İng. Category, İt. Categoria). Nesnel gerçeğin en genel ve temel özelliklerini dilegetiren kavram... Varlıın, biri öbürüne indirgenemeyen, en genel biçimlerini saptamak düşüncesi ilkin Hint düşünürlerince ileri sürülmüştür. Yunanlı Platon'un sonradan katigoriteon diyeceği bu genel biçimlere Hintli atomcu Kanada padartbra demişti. Kanada'ya göre özdeksel olan bütün varlıklar, aralarında kesin sınırlar bulunan ve birbirlerine indirgenemeyen, şu altı biçimde var olabilirdi: Töz (Skr. Dravja), nitelik (Skr. Guna), eylem (Skr. Karma), türsel özellik (Skr. Samanja), ayrım (Skr. Viceshna), ilişki (Skr. Samanaya)... Sırasıyle Alkmeon, Platon, Aristoteles, birçok skolastik düşünürler, Kant ve daha sonrakiler birçok ulam cetvelleri düzenlemişlerdir. Bunların içinde idealist felsefenin en önem verdiği Aristoteles'le Kant ulamlarıdır. Antik çağ Yunan düşüncesinin ünlü bilgini Aristoteles, bir varlığın kaç biçimde bulunabileceğini incelemiş ve Kategoryalar adlı yapıtında bu varlık kalıplarını sıralamıştır. Aristoteles'e göre her varlık on biçimde bulunabilir: Bir varlık öz olarak vardır, insan gibi. Bir varlık nicelik olarak, sayıca var olabilir, üç hayvan gibi. Nitelik olarak vardır, iyi insan gibi. Bir şeye göre, bağıntı olarak vardır, baba gibi, Mekân'da vardır, kayıkta gibi... Zaman'da vardır, dün gibi. Durum'da vardır, ayakta gibi. Sahip olma halinde vardır, yüzüklü gibi. Eylem halinde vardır, yürür gibi. Edilgin olarak vardır, dövülür gibi... Aristotelesl'ten yüzyıllarca sonra Alman düşünürü Kant, Aristoteles'ten de yararlanarak, bu kalıpları sistemleştirip önselleştirmiştir. Kant'a göre duyularla elde edilen algılar ancak us'ta bulunan bu önsel (a priori) kalıplar içinde anlam kazanabilirler. Kant'a göre bu kalıplar on iki tanedir ve üçer üçer birleşerek dört ana kalıpta toplanabilirler: Birlik, çokluk, kamuluk, kalıpları nicelik ana kalıbını; gerçeklik, yadsıma, sınırlama kalıpları nitelik ana kalıbını; olabilirlik, varlık, zorunluk kalıpları kiplik ana kalıbını; töz ve ilinek, neden ve sonuç, karşılık kalıpları bağıntı ana kalıbını meydana getirirler. Kant'a göre bu kalıplar dış dünyadan algılarla elde edilmiş değildir, insanda doğuşundan beri önsel olarak vardır, bu kalıplardan hiç biri deneyden çıkarılamaz. Çünkü deneylerin sayısı sınırlıdır ve bir fazla deneyin ne türlü bir sonuç vereceği bilinemez. Bundan başka her varlık mekân ve zaman içinde görülebilir ama ne mekân ne de zaman görülemez. Kant, daha birçok kantılar sıralayarak, bu kalıpların insan usuna bilinmeyen bir yerden verildiğine inandırmaya çalışmıştır. Üstelik bu kalıpların nereden verildiklerinin de insanoğlunca asla bilinemeyeceğini savunmuştur... Eytişimsel özdekçilikte ulam'lar varlığın yansıma biçimleridir ve bilgi sürecinde nesnel gerçekliği kavramak için büyük önem taşırlar. Ulamlar, gelişmekte olan nesnel gerçekliğe uygun olarak, sınırsızca gelişir, değişir ve çoğalırlar. Eşdeyişle, idealist felsefenin yaptığı gibi asla sınırlandırılamazlar. Başlıca ulamlar özdek, devim, zaman-uzay, biçim ve öz, nitelik ve nicelik, zorunluk ve rastlantı ulamlarıdır. Bunların bağımlılıkları, spekülatif olarak değil, nesnel yasalardan çıkarsanmıştır. Bilgi süreci nesnel gerçeklikle bağımlı olarak geliştikçe özdeğin sınırsız devimlilik ve çeşitliğinden daha pek çok ulamlar gün ışığına çıkacaktır. bkz. Aristoculuk, Eleştiricilik, Eytişimsel Özdekçilik, Özdek, Devim, Zaman, Uzay, Biçim ve Öz, Nitelik, Nicelik, Rastalntı, Zorunluk, Gerçek, Hakikat, Bilgi, Bilgi Kuramı.