İKTİSAD


Resultados para "İKTİSAD"

Turco - Diccionario Alemán

iktisadi

(Turco - Diccionario Alemán) :
wirtschaftlich, ekonomisch.
Otomana - diccionario turco

İKTİSAD

(Otomana - diccionario turco) :
Tutum, biriktirme. Her hususta itidal üzere bulunmak. Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak. * Edb: Beyit veya kasideyi birbirine vasl ile uzatmak.(İktisad ve hıssetin çok farkı var. Tevâzu, nasıl ki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır. Ve vakar, nasıl ki kötü hasletlerden olan tekebbürden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır. Öyle de: Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizâm-ı hikmet-i İlâhiyye'nin medarlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tama'kârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok. Yalnız, sureten bir benzeyiş var. Bu hakikatı te'yid eden bir vâkıa:Sahabenin abâdile-i seb'a-yı meşhuresinden olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri ki: Halife-i Resulullah olan Fâruk-u Azam Hazret-i Ömer'in (R.A.) en mühim ve büyük mahdumu ve sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o zat-ı mübârek çarşı içinde, alış verişte, kırk paralık bir meseleden iktisad için ve ticaretin medarı olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş. Bir sahabe ona bakmış. Ruy-i zeminin Halife-i Zişânı olan Hazret-i Ömer'in mahdumunun kırk para için münakaşasını acip bir hısset tevehhüm ederek o imamın arkasına düşüp, ahvâlini anlamak ister. Baktı ki Hazret-i Abdullah hâne-i mübârekine girdi. Kapıda bir fakir adam gördü. Bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri orada da gördü. Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Uzaktan bakan o sahabe merak etti. Gitti o fakirlere sordu: "İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı?" Herbirisi dedi: "Bana bir altın verdi." O sahabe dedi: "Fesübhânallah... Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde ikiyüz kuruşu kimseye sezdirmeden kemâl-i rıza-yı nefisle versin!" diye düşündü, gitti, Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer'i gördü. Dedi: "Ya İmam! Bu müşkülümü hallet. Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın." Ona cevaben dedi ki: "Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadâkatın muhafazasından gelmiş bir hâlettir; hısset değildir. Hânemdeki vaziyet kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir hâlettir. Ne o hıssettir ve ne de bu israftır."İmam-ı Azam, bu sırra işaret olarak: "Lâ isrâfe fi-l hayri kemâ lâ hayre fi-l isrâfi" demiş. Yani: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstahak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur..." L.)(İktisad, lügatta "amelde i'tidal" demektir ki, kasıddan me'huzdur. Çünkü matlubunu iyi tanıyan bir kimse, onu hiç eğilip bükülmeden istikamet üzere kasdeder. Maksudunun mevzi ve mevkiini bilemiyen ise tahayyür içinde kalır. İfrat veya tefrit ile kâh sağa, kâh sola bocalar, çabalar durur. İşte bu sebeple iktisad, maksada müeddi olan amel demek olmuştur. Umur-u maliyedeki iktisadın da esası budur.) (E.T.)
Otomana - diccionario turco

İKTİSADÎ

(Otomana - diccionario turco) :
İktisada ait, tutumla alâkalı. Ekonomik.
Otomana - diccionario turco

İKTİSADİYAT

(Otomana - diccionario turco) :
İktisad bilgisi. İktisad ve tutumla alâkalı olan işler.
Diccionario de Sociología

İKTİSADÎ İNSAN [İng. Homo-economicus]:

(Diccionario de Sociología) :
Davranışlarında ve sosyal ilişkilerinde iktisadîliği ve iktisadî faydayı ve kârlılığı ön plânda tutan insan tipidir. Üretim ve pazarlama gibi bir çok ekonomik aaliyetlerde geçerli olmakla beraber, insanın sosyal hayatta daima ekonomik amaçla davrandığı söylenemez. Fertlerin arayış ve yönelişleri, dönem dönem değişmekle beraber, insan davranışında tek boyut olarak iktisadîliğin ele alınması eksik bir yaklaşımdır. "Meta-ekonomik" faktörlerin de hesaba katılması gerekmektedir. Nitekim, sanayi toplumundan enformasyon çağına geçen ülkelerde, yüksek teknoloji ile temasta maddî, fizikî gerçeğin ruhî, moral gerçekle teması ve dengelenmesi gerekli görülmektedir. (Naisbitt, J., 1984) İnsana moral tatmin sağlayan bir çok şeyin piyasa fiyatı yoktur. Herşeyin maliyet-ayda analizine sokulabilmesi, rakamla ifade edilebilmesi zordur. Barış huzur, dayanışma, vatan sevgisi, insan sevgisi, sadakât ve istikrar talebiyle araba, giyim aşyası, ziynet, mobilya talepleri arasında farklar vardır.Kâr eden, verimli çalışan ekonominin kurallarını uygulayan, ama kamu menfaati, sağlığı ve ahlâkîliği esas almayan bir kimse, iktisadî insan tanımına girebilir, ancak sosyal insan (homo-socius) kapsamı dışında kalır. Meselâ; zeytinyağına makine yaeı karıştırma, bekereli yüksek çayı piyasaya sürme, sağlığa aykırı deterjanı piyasaya çıkarma örneklerinde olduğu gibi.. Burada talep varsa arzı da olur şeklinde bir yaklaşımda bulunamayız. (Holton, R. J., 1992, Parsons T., and Smelser N.J., 1956, Ülgener,F.S., 1983 Fındıkoğlu, Z. F., 1971)