CEMAAT


Results for "CEMAAT"

Islamic Glossary

CEMÂAT

(Islamic Glossary) :
Topluluk.1. İbâdet etmek için bir araya gelen topluluk.Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir.(Hadîs-i şerîf-Tirmizî)Güzel bir abdest alıp, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak için gidenin, Allahüteâlâ her adımına bir sevâb yazar, her adımında amel defterinden bir günâhı siler veCennet'te onu bir derece yükseltir. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergib vet-Terhîb)Nâfile namazları cemâatle kılmak mekrûhtur. (İmâm-ı Rabbânî)Ey kardeşim! Sizin için üç şeyi seviyorum. Kur'ân-ı kerîmi gece gündüz okumanızı,cemâate devâmınızı ve kötü işlere mâni olmanızı. (Abdullah ibni Avn)Açıkta, gizlide her zaman Allahü teâlâdan kork. Beş vakit namazı cemâatle kıl. Haramayönelme. Böylece, Allahü teâlâya yakınlardan olursun. (Abdullah bin Dînâr)Dünyâda, Allahü teâlânın sevdikleri ile berâber bulunmak ve cemâatle namaz kılmaktandaha lezzetli bir şey kalmadı. (Câkîr el-Kürdî)2. Peygamber efendimiz ve Eshâbının bildirdiği hak yol üzere bulunan müslümanlar, Ehl-isünnet vel-cemâat.Şeytan, insanın kurdudur. Kenarda köşede kalmış, sürüden ayrılmış koyunu kurtyakaladığı gibi, şeytan da cemâatten ayrılanları yakalar. Sakın cemâatten ayrılmayınız.(Hadîs-i şerîf-Muhtasar fî İlm-il-Hadîs)Cemâat rahmettir. Ayrılık azâbdır. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)Cemâate yapışınız. Çünkü Allahü teâlâ bu ümmeti dalâlet üzere bir araya getirmez.(Hadîs-i şerîf-Tirmizî)Kim cemâatten bir karış ayrılırsa, İslâm ipini boynundan çıkartmıştır. (Hadîs-işerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)Cemâat-i İslâmiyye: Ebü'l-A'lâ el-Mevdûdî'nin Pakistan'da kurduğu bozuk teşkîlât.Cemâat-i İslâmiyye reisleri, Ümmet-i Muhammediyye'yi parçalamak ve Ehl-i sünnetindışında sapık bir çığır açmak gâyesiyle yeni bir teşkîlât kurdular ve kendilerinden başkasınındoğru yolda olmadığını söylediler. (Mevlevî Ebû Ahmed)
Turkish - English dictionary

cemaat

(Turkish - English dictionary) :
,-ti 1. congregation; assembly. 2. religious community. 3. crowd. le namaz kılmak to perform one´s prayers in unison with a congregation. e uymak to go along with the crowd, conform.
Sociological Dictionary

CEMAAT [İng. Community,alm. Gemeinschaft]:

(Sociological Dictionary) :
Cemaat kendine has özellikleri olan bir topluluktur. Ortak hayatın ana şartlarını paylaşacak şekilde aynı coğrafî alanda yaşayan bir sosyal gruptur. Hispeten dışa kapalı özellikler gösteren cemaatte kuvvetli bir dayanışma, bütünleşme ve yoğun bir birlik şuuru hâkimdir. Cemaatte biz duygusu ve şuuru ön plâna çıkmaktadır. ancak, biz duygusu sadece cemaat seviyesinde de kalmayabilir. Milletlerin toplum seviyesinde de biz duygusuna sahip olmaları, daha geniş bir sosyal organizasyon içinde bir millete mensup olma şuurunu hissetmeleri de ideal sayılabilir. Bu bakımdan, biz duygusu sadece cemaat ile sınırlı tutulmamalıdır.Cemaat daha ziyade kır nitelikli yörelerde görülen bir sosyal grup olmasına rağmen, şehir bölgelerinde cemiyet (toplum) tipi sosyal teşkilâtlanmalarda da görülebilir. Özellikle pozitif, laik ve sınai bir yapı (A. Comte) kazanan, gelişmi, sanayileşmiş ve modern yapılarda protestocu, tepkici, kendi dışındakileri reddeden, içe dönük cemaatleşme örnekleri görülebilmektedir. Modern gelişmiş toplumlarda ortaya çıkan fertçi, faydacı, maddeci değer hükümlerinin insanı yalnızlaştırıcı, içe dönük, benlik merkezli davranışlara zorlaması, moral tatminsizliğe sebep olmaktadır. Bu toplumlarda pozitif değerlendirmelerin aksine, rasyonel olmayan ceaatleşme eğilimleri dikkati çekmektedir. Ayrıca, teknolojinin gelişmesinin fert ve sosyal gruplar arasındaki ilişkileri zayıflatması (Naisbitt, J., 1984,) fertleri nispeten dışa kapalı bir yapılaşmaya itmektedir ve toplumda olan bağları zayıflatmaktadır.Cemaatin dört temel unsuru sayılabilir:- Belirli bir coğrafî alanda yerleşmiş beşerî grup, - Mahallî sosyal sistem,- Belirli bir coğrafî mekânda yerleşmiş sosyal ilişkiler düzeni, - Mansubiyet duygusunu ön plâna çıkaran bir ilişki çeşidi ve herhangi bir mekân boyutuyla düşünülemeyen bir sosyal grup. (Jary, D. and J., 1991,)Görüldüğü gibi, son temel unsur cemaate daha geniş bir boyutla bakmaktadır. Aynı cemaatin farklı toplumlarda benzer özellikler gösteren unsurları ve üyeleri olabilir. Meselâ; hippiler, Dazlaklar ve bazı dinî amaçlı cemaatler buna örnek verilebilir.E. Druheim, ceaat şeklindeki teşkelâtlanmada mekanik dayanışmanın bulunduğunu belirtmektedir. Cemiyet şelindeki teşkilâtlanma da ise, organik dayanışma söz konusudur. Konuya eğilen, Gemeinschaft-Gessell schaft ayırımı yapan F. Tönnies'e göre, durum biraz farklıdır. F. Tönnies mekanik dayanışmayı gelişmiş, karmaşıklaşmış, işbölümünün arttığı cemiyet tipi bir teşkilâtlanmada aramaktadır. Bu öyle bir yapılamadır ki; fonksiyonel bakımından farklı göre verollere sahip parçalardan veya dişlilerden herhangi birinde meydana gelen değişme diğer parçaları ve bütün etkileyebilecektir. Bu durumdaki ilişki F. Tönnies'e göre mekaniktir.Toplum yapılarının tasnifini temel ikilemlere göre yapan büyük ikililik (great dichotomy)' den bahseden düşünürlerden Oscar Lewis'e göre, cemaat ve cemiyet şeklindeki kesin ayırımlar doğru olmayabilir ve cemiyette de cemaat hayatı görülebilir. (Caplow, T., 1965)Bazı farklı değerlendirmelererağmen, ceaat tipi teşkilâtlanmada genel özellikler aranabilir: ilişkilerde örf ve adetlerin (yazısız hukuk) ön plana çıkması, şeilcilik resmiyet vekuralılıktan nisbî uzaklık, tarıma ve hayvancılığa dayalı iktisâdî faaliyetler, kır nitelikli nüfus,yeknesak bir yapı, şahsî ilikilerin öncelik taşıması, dayanışmacı tutum, yoğun "biz" şuuru..
Ottoman - Turkish Dictionary

CEMAAT-İ ÇİLİNGİRÂN-I HÂSSA

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Tar: Saraydaki çilingirlik işlerini yapmakla muvazzaf sanatkârlar zümresi.
Ottoman - Turkish Dictionary

CEMAAT-İ HADEME-İ EHL-İ HİREF

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Tar: Saray işlerini yapmakla vazifelendirilmiş sanatkârlar zümresi.