Fizik.


"Fizik." Kelimesi için arama sonuçları

Felsefe Sözlüğü

Fizik.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. İlm-i tabiat, Fr. Physique, Al. Physik, İng. Physics, İt. Fisica). Kimyasal değişikliklerin dışındaki özdeksel olayların bilimi... Yunanca doğa anlamındaki phusis sözcüğünden türemiştir. yunan felsefesi, ilk döneminde tümüyle bir doğa felsefesi, ilk döneminde tümüyle bir doğa felsefesidir. Denilebilir ki, ilk Yunan düşünürleri, felsefeci olmaktan daha çok fizikçidirler. Bu yüzden, ilk üç düşünürü kapsayan Milet felsefesine Melet fiziği de denir. İlk yunanlılar, insanın üstünlüğünü onun teknik eylemlerinde bulmuşlardır. Örneğin Anaksagoras'a göre insan, elleri olduğu için hayvanların en akıllısıdır. Thales, çağında çığır açmış bir astronomi bilginiydi; Herodotos'un anlattığına göre 28.5.585 günü güneş tutulacağını önceden İonialılara söylemşti. Anaksimandros kara ve deniz fırtınalarını gözlüyor, dünya bütünlüğü için kil kez kendisinin kullandığı kosmos sözcüğüyle dilegetirdiği evrensel düzeni bunlarla açıklamaya çalışıyordu. Doğa Üstüne adlı yapıtı da o yazmıştı. anaksimenes tam bir fizikçidir, doğanın oluşumunu havanın yoğunlaşması ve seyrekleşmesiyle açıklıyor, aytutulmasının doğru açıklanışını ilkin o yapıyor, duran yıldız deyimini ilkin o kullanıyor, ilginç bir deprem kuramı ileri sürüyor. Bu fiziksel düşünmegeleneğinin sonunda Aristoteles, hiç bir cismin bulunumadığı yerde zaman ve mekânında bulunamayacağı düşüncesinde Eintein fiziğiyle berleşmektedir. Stoacıların doğa kuramlarına da stoa fiziği denir. Eytişimsel özdekçilik, bütünüyle, fiziğin bulgularına dayanır. Günümüz felsefesi, ilk Yunanlılarda olduğu gibi, fizikle sıkıca bağımlıdır. Daha XIX. yüzyılda büyük aşamalara ulaşan klasık fizik, gerçeğin özdek olduğunu ve ruh adı verilen insansal yetinin özdeksel bir fonksiyondan ibaret bulunduğunu dilegetirmişti. Einstein'in ünlü bulguları, zaman ve mekânın, özdek ve onun devimiyle çözülmez bağımlılığını göstererek eytişimsel özdekçiliği doğruladı ve güçlendirdi. Atom enerjisinin kullanılması, elektronik ve füzeler tekniği üretim güçlerine büyük olanaklar sağladı. Ünlü fizikçi Paul Langevin, "diyalektiği öğrendikten sonra fiziği daha iyi anlamaya başladım" demektedir. Başka bir ünlü fizikçinin dediği gibi "çağdaş fizik doğum yapıyor ve eytişimsel özdekçiliği doğuruyor". Çağdaş felsefe anlayışı, başıboş spekülasyonlardan sıyrılmış, düşünceyi bilimsel pratikle doğrulanması halinde geçerli kılmıştır. Bu demektir ki, artık doğa bilimleriyle bağıntı kurmadan felsefe yapılamaz. bkz. Felsefe, Doğa, Doğabilim, Doğa Felsefesi, Doğa Yasaları, İlişkinlik Kuramı, eytişimsel Özdekçilik, eytişim, Marksçılık, Özdek, Özdekçilik.
Felsefe Sözlüğü

Metafizik.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Mâbâdüttabiîyye, Fr. Metaphysique, Al. Metaphysik, İng. Metapysics, İt. Metafisico). Eski'yi koruyan dünya görüşü... Yeni'yi oluşturan dünya görüşü'nü dilegetiren eytişim (diyalektik)in her bakımdan karşıtı bulunan metafizik, iki büyük dünya görüşünden biridir. Yunanca üst anlamındaki meta sözcüğüyle doğa anlamındaki phusika sözcüklerinden yapılmıştır. Deyimi ilkin kullanan Rodos'lu Andronikos (İ.Ö. I. yüzyıl), Aristoteles'in kitaplarını sınıflandırırken, bununla, doğa bilgilerini kapsayan kitaplardan sonra gelen kitaplar (Yu. Meta ta phusika)ı adlandırmıştı. Nitekim bu kitaplarına Aristoteles de duyularla kavranan bilgi (fizik)nin üstünde saydığı usla kavranan bilgi'yi kapsadıklarından ötürü ilk felsefe (Yu. Protefilosofia) adını verniş bulunuyordu. Aristoteles için bu felsefenin ilk'liği, bütün bilimler için gerekli ilkeler'i incelemesinden ve saptamaya çalışmasındandı. Görüldğü gibi metafizik, ilk kullanımında da fiziğin üstünde, ötesinde ya da dışında sayılan düşünce'yle ilgili, düşünsel bir anlam taşımaktadır. İşte bu anlam, giderek onu düşünceccilik (idealizm) ve ruhçuluk (spiritüalizm) la kaynaştırmış ve gerici bir dünya görüşü olarak oluşturmuştur. Dilimizde fizikötesi deyimiyle de dilegetirilen metafizik, yüzyıllar boyunca düşünceci niteliğini gittikçe güçlendirerek çeşitli zamanlarda felsefe (filozofî), tanrıbilim (teoloji), varlıkbilim (ontoloji), bilgibilim (epistemoloji)le anlamdaş sayılmıştır. Bu anlamdaşlık, tanrıbilim dışındaki (çünkü tanrıbilim, yapısı gereği metafiziktir) öteki bilimleri metafizik yapılı saymaktan ve metafizik yapıya sokmaktan ötürüdür. Giderek nesne ve olguları değişmez, birbirinden bağımsız olarak ele alan bir düşünme yöntemi'ne dönüşen metafizik, bilimsel temelden yoksun bir görüş ve anlayışı dilegetirir. Bu durumuyle de, kurgul görüşler ve varlığın duyularla algılanamayan kendiliği üstüne varsayılan yapıntılar olarak, günümüze kadar sürüp gelmiştir. Metafizik deyimini ilk kez Alman düşünürü Hegel eytişim karşıtı (anti diyalektik) anlamında kullanmıştır. Ne var ki Hegel'in eytişimi, düşünceci metafiziğin karşısına çıkarıldığı halde, düşünceci bir eytişimdi. Bu eytişim, metafiziğin her bakımdan tam karşıtı olarak, Alman düşünürleri Marx ve Engels tarafından özdeksel temeline oturtulmuştur... İlk neden üstünde ilk düşünenler maddeci (THales, Anaksimandros, Anaksimenes) oldukları halde geniş kapsamlı bir dünya görüşü olarak önce metafizik dünya görüşü doğmuştur. Metafizik dünya görüşü, deneydışı önsel verilere dayandığından ötürü, yapısı gereği inakçı (dogmatik) ve inancı (fideist) bir öğretidir... Ruhla maddeyi kesin olarak birbirinden ayıran ilk düşünür Anaksagoras'tır (İ.Ö. 500-428). Sonra Platon (İ.Ö. 429-347) ruhu Tanrılaştırmış, Aristoteles (İ.Ö. 384-322) tümel us'la (düşünce, ruh) Tanrıyı aynılaştırmıştır. Aristoteles'in bu konuda Platon'dan ayrılığı önemlidir: Aristoteles ideleri (düşünce varlıkları, tümeller) Platon'un saydığı gibi gerçek varlıklar saymaz. Tanrı, Platon'a göre iyi'nin idesi, Aristoteles'e göre tümel ustur. Platon madde bilimiyle ruh bilimini birleştirmiş, Aristoteles bunları birbirinden ayırmıştır. Aristoteles'e göre ruh maddeye biçim verir (formalizm)... Metafizik dünya görüşü, dünya çapında etkili olan büyük gücüne ortaçağ skolastik Hıristiyan düşüncesinde erişmiştir. Ortaçağ egemenliği tümüyle Hıristiyan kilisesinin elindedir. Hıristiyan kilisesine göre dinsel dogmaların dışında hiç bir bilim yoktur, tek gerçek dinsel dogmalardır. Bu alanda felsefe yapmak, dinsel dogmaları açıklamaya ve doğruluklarını tanıtlamaya çalışmaktan ibarettir. Birçok aydın düşünceleri kapsadığı halde ortaçağa karanlık çağ adı averilmesinin nedeni budur. Tümüyle metafizik temele dayanan ortaçağ Hıristiyan skolastiğinin kurucusu Scottus Eriugena (833-880), geliştiricileri Anselmus (1033-1109), Petrus Abaelardus (1079-1149), A-uino'lu Saint-Thomas (1224-1274), Duns Scotüs'tür (1274-1308). Eriugena'ya göre Tanrı salt yokluk, sonsuzdan gelip sonsuza giden sırdır. Anselmus'a göre bizler inanmak için düşünmüyoruz, tersine, düşünmek için inanıyoruz, inan her türlü tartışmadan önce gelir, inanılacak olan tek güç de bütün varlıkların varlıklarını kendisinden aldıkları biricik varlık olan Tanrıdır. Abaelardus Augustinus'un Anlamak için inanıyorum (Credo ut intelligam) ilkesini eleştirmekle beraber, vahyedilmiş gerçekle ussal gerçeği bir ve aynı sayar; konseptüalizmi ortaya atarak nominalizmle realizm arasındaki çekişmeyi uzlaştırmaya çalışır, tümellerin ussal ürünler olduğunu savunur. Aristotelesçi Thomas'ya göre doğa bir aşamalar sırasıdır (hiyerarşi), her aşama bir yukardakinin maddesi ve bir aşağıdakinin biçimidir (form), bu yüzden de doğasal düzenin Tanrısal düzene oranı eylemin güce oranı gibidir. Scotus'a göre doğaüstü sesler, sözler, yazılar olmasaydı, insanlar hiç bir bilgi edinemezlerdi; iyi, doğru ve güzel Tanrı isteği olduklarından iyi, doğru ve güzeldirler; kutsal kitaba inanılmalıdır, çünkü akla uygundur... Metafizik dünya görüşü, Rönesans çağında doğa bilimlerinin güçlenmesiyle büyük gücünü yitirmiştir. Metafizik sistemin son büyük düşünürü, evrensel oluşmanın düşünceden doğduğunu ve gelişmesi sonunda kendi bilincine erişeceğini savunan Hegel'dir (1770-1831)... Metafizik deyimi,i ruhçuluk temelinde birleşen şu anlamları da kapsar: Dyularla kavranılanların dışındaki varlıkların bilgisi (Bossuet), kendiliğinde şey'in bilgisi (Kant), doğanın ardında gizlenen ve ona imkân veren varlık bilgisi (Schopenhauer), mutlak bilgisi (Liard), hadsî bilgi (Bergson) ussal bilgi (Franck), maddde olmayanın bilgisi (Voltaire) son erek bilgisi (Bacon), bütünü bilme isteği (Eucken), doğasal ve biçimsel olmayanın bilgisi (Descartes), inakçı bilgi (Wolf), varlık yasalarını bulmak için düşünen benliğin bilgisi (Leibniz)... Metafizik, bilimselliğin karşısındadır ve bilimin eksik bıraktığını tamamlar. Böyle olunca da kendini tamamlayan bilim, her gün biraz daha meatfizik alanı daraltmaktadır... Metafizik dünya görüşü, bütün varlıkların tek varlık tarafından yaratıldığını ve bu yüzden de bütün varlıkların durgun bir aşamalar sırası (hiyerarşi) düzeni içinde bulunduğunu ileri sürer. Bu aşamalar sırası Tanrıca belirlenmiştir, asla bozulamaz. Bütün değerler gibi bütün insanlar arasında da böyle bir aşamalar sırası vardır, kimi insanlar yoksul, kimi insanlar da bu aşamalar düzenine uygun olarak varlıklı yaratılmışlardır. Bu düzen bozulamaz, çünkü Tanrı istemine uygundur. Örneğin, din devrimcisi ve Protestanlığın kurucusu Martin Luther (1483-1546) şöyle demektedir: "Sosyal eşitsizlik bir Tanrı düzenidir ve olduğu gibi korunması gerekir...". Metafizik deyimi, genellikle, varlıkbilim (ontolji) anlamında kullanılır ve gerek usla, gerek sezgiyle elde edilen saltığın (mutlak) bilgisi anlamını kapsar. Bu saltık, açık bir deyişle, Tanrıdan başka bir şey değildir. bkz. Eytişim, Metafizik Yöntem, Eytişim Yöntemi, Hegelcilik, Marksçılık, Metafizik Düşüncecilik, Metafizik Özdekçilik, Metafizik Çağ.