Hıristiyan


Results for "Hıristiyan"

Turkish - Kurdish Dictionary

Hıristiyanlık

(Turkish - Kurdish Dictionary) :
Mesîhî.
Turkish - Turkish dictionary

HIRİSTİYAN

(Turkish - Turkish dictionary) :
ö.ıs. 1. Hz. İsa'nın dininden olan kimse. 2. Bu dinle ilgili.
Ottoman - Turkish Dictionary

HIRİSTİYANLIK

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Bak: İsevî)
Philosophical Dictionary

Hıristiyan Felsefesi.

(Philosophical Dictionary) :
Hıristiyan felsefesi, bütün ortaçağı kaplar. Patristik ve skolastik olmak üzere iki dönemde gerçekleşmiştir. her iki dönem de antik çağ Yunan felsefesinin geniş etkisi altındadır. Hıristiyanlığın düşünsel savaşı antik çağ Yunanlılarının dini stoacılıkla başlamıştır. Putçulukla Hıristiyanlığın son savaşı köylerde olmuş ve sonunda putçuluğu yenen Hıristiyanlık, bu savaşta kazanabilmek pahasına ilkelerinden birçoğunu putçuluğa bağışlamak ve ondan birtakım ilkeler almak zorunda kalmıştır. Hıristiyanlık, antik çağ Yunan putçuluğundan farklı olarak, iki yenilik getirmektedir: Yaratma düşüncesi ve tektanrıcılık. Antik çağ Yunan düşüncesine karşı ve onunla çatışan bir tutumu vardır. Ne var ki, bu dayanma pek kısa sürmüş, Hıristiyan felsefesi peniplatıncı Ammonius sakkas'ın öğrecisi olan Origenes'in aracılığıyle antik çağ Yunan felsefesinin etisine girmeye başlamıştır. Kilise, önceleri karşı koymaya çalıştığı Platon öğretisinden, güçlenebilmek için kolaylıkla yararlanabileceğini sezmekte geçikmemiştir. Çünkü, Hıristiyanlık anlayışında olduğu gibi Platon için de, tek gerçek varlık tinsel varlıktır ve Tanı kendine benzeyen akıllı tinler yaratmış olan en yüksek'tir. Augustunus, Origenesin başladığını büsbütün güçelendirerek, Platon'u Hıristiyanlığa iyice yerleştirme işini başarmıştır. Augustinus'a göre, bilgeliğe erişmek Tanrıya erişmek demektir, öyleyse felsefe de Tanrı bilgisinden başka bir şey olamaz. Patriktik dönemin ayırıcı niteliği gizemci oluşudur, gerçek görülende değil görelmeyendedir. Tertullianus, bu şöyle dilegetirir: "Anlamadığım için inanmıyorum". Bu dönemde yüceliğin ölçüsü de insan usunu aşmış bulunmaktır (aşkın, müteal, transandantal). Hıristiyan felsefesinin ikinci ve büyük dönemi olan skolastik dönem, XI. yüzyılda, gene bir antik çağ Yunan düşünürüolan Aristoteles'in ezici etkisiyle başlamaktadır.Skolastik dönemin ünlü düşünürleri, ki artık okullaşmış ve yerleşmiş bir din felsefesinin yapıcıları ve izdaşlarıdır, şunlardır: Saint Anselmus (1033-1109) Petrus Abaelardus (1070.1121), Roscelin (1050.1120). Pierre Lombardl (1100-1160), Bernard de Clairvaux ( 1091-1153), Büyük adıyle anılan Albert (1193-1280), Saint Bonaventure (1221-1274), Aquino'lu Thomas (1225-1274), Guillaume d, Occam (1280-1348), Jean Duns Scotus (1270-1308), Nicolas de Cuse (1401-1464), Francisko Suarez (1548-1617), Hugues de Saint-Victor (1096-1141). Alain de Lille (1144-1202), Pierre d' Ailly (1350-1420). Hıristiyan felsefesinin bu skolastik dönemi kısaca okul adıyle de anılır ve ayrıcı niteliğidogmatik (inakçı) olşudur. Bu döneme ağırlığını koyan Aquino'lu Saint Thomas'ın Aristotelesçiliğidir. Kilise, önce, Platon'a da yaptığı gibi, Aristoteles'e de direnmişse de bu büyük Yunanlıda da çıkarına uygun yanlar bulmakta geçikmemiştir. Başlangıçta Aristoteles'in yapıtlarını savunanlar aforoz edilirken, artık onu yadsıyanlar aforoz edilmekte ve diri diri yakılmaktadır. Bu dönemin büyük sözünün de, ikinci Augustinus adıyle anlıan Anselmuş söylemiştir: "Anlamak için inanıyorum". Patristik dönemde anlamadıkları için inananlar, artık anlamak çabasına girişmiş bulunmaktadırlar. Ne var ki bu çaba, insan usunu kısa bir süre sonra Yenidendoğuşa (Rönesans) ulaştıracaktır. Skolastiğin ezici baskısı yüzünden kendilerini pek küçük gören insanlar, zorunlu olarak içlerine kapanmışlar ve gizemciliğe yönelmişlerdir. Bu zorunlu gizemciliği biçimlendiren Hıristiyan düşünürlerinin başlıcaları şunlardır: Saint François d' Assise (1182-1226), Maitre (üstat) adıyle anılan Jian Eckhardt (1260-1327), Johannes Tauler (1300-1361), Thomas Hemerken van Kempen (1380-1471), Ignace de Loyola (ölümü 1556), Jacob Boehme (1375-1624), Svedonborgyanizm adıyle anılan gizemci öğretinin kurucusu Emmanuel Swedenborg (1688-1772). Gizemcilik, bir bakıma, Hıristiyanları kiliseden uzaklaştırmış ve Tanrıyı kendi içlerinde aramaya yöneltmiştir.Bütün bu etkenler, skolastiğin çöküşünü hızlandırmışlardır. Hıristiyan felsefesi, çağımızda da, Aquino'lu Saint Thomas'ın öğretisini sürdüren izdeşlerince yenitomacılık adı altında işlenmektedir. Fransız metafizikçileri Jacques Maritain (1882-) ve Etienne Gilson (1884- ), Thomas'ın öğretisini çağdaş bilimselliğe uydurmaya çalışmaktadırlar. Yenitomacılığa göre insan Tanrıya, Tanrı düşüncesinden değil, tanrısal gerçeklikten gider. Daha açık bir deyişle nesnel gerçeklik vardır, insan bu nesnel gerçekliğin bilgisinden usüstü (süprarasyonel) bilgiye yükselir. Fransız düşünürü Gabriel Marcel'in (1889- ) Tanrıcı varoluşçuluğu (egzistansiyalizm) da bir çeşit yeniogustinusçuluk sayılabilir. Çünkü Gabriel Marcel'e göre, varlığımızı kuran ilk toplumsal olgunun nedeni ya da düşüncesi, benliğimizle benliğimizin aşkınlığı arasındaki ilişkidir.
Philosophical Dictionary

Hıristiyanlık.

(Philosophical Dictionary) :
Hıristiyanlığın kurucusu Nâsıralı İsa'dır. (0-30). Yahudilerin son peygamberi Malaki, kitabını Tanrının şu sözleriyle bitirmişti: "Büyük ve korkunç gün gelmeden önce ben size Peygember İlya'yı göndereceğim. O da, babaların yüreğini oğullara ve oğulların yüreğini babalarına döndürecektir". İsa, bu sözleri gerçekleştirecek ve "babası nasıl kendisiyse, kendisi de öylece babası" olacaktı. Bütün insanların kardeşliğine dayanan everensel bir düşünce getiriyordu. İnsanların hepse yanı babanın çocuklarıydı. İnsanlar ancak sevğiyle birbirlerine bağlanabilirdi, sevmek içinse eşitlik gerekiyordu.Eşitlik, varlıklılıkta sağlanamayacağına göre, yoksullukta sağlanabilirdi. Gerçek erdem, yoksulluktaydı. Tanrı katına ancak yoksullar ulaşabilirlerdi: "Vay halinize ey varlıklılar, çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz. vay şimdi tok olanların haline, çünkü aç kalacaklardır. Vay şimdi gülenlerin haline, çünkü ağlayacaklardır"... "Bir devenin iğnenin gözünden geçmesi, bir varlıklının Tanrı ülkesine girmesinden kolay"dı. İnsanların, yüzlerini bile göremeyecekleri mirasçıları için para biriktirmeleri saçmaydı, "gökteki kuşlara bakmalıydı, onlar ne ekiyorlar ne biçiyorlardı, ne kileleri ne ambarları vardı, ama Baba, onları pekâlâ besliyordu, yerdeki zambaklara bakmalıydı, ne çalışıyorlar ne iplik eğiriyorlardı, ama Baba onları pekâla giydiriyordu". Biri sevilip ötekine yiüz çevrilmeden iki efendiye birden kulluk edilemezdi, ya Tanrıya kulluk ya da Mamon'a (eski Suriyelilerin zenginlik tanrısı) kölelikten birini seçmek gerekiyordu. Ne yiyecek ne giyecek için kaygı çekilmemeliyde. "Yaşamak yiyecekten, beden giyecekten daha soyluydu". Yarın için kaygı çekilmemeliydi, çünkü "yarın denilen gün kendi kaygısını çekiyor"du. Dünya kötülüklerle doluydu. Krallar peygamberleri öldürüyorlar, din adamları başkalına buyurduklarını kendileri yapmıyorlardı. Doğrular eziliyor, iyilere ağlamak düşüyordu. Oysa gök saltanatı başlamak üzereydi. Tanrı, iyilere düşman olan dünyadan, iyilerin öcünü alacaktı. İyiliğin egemenliği yakındı. bu, dünyanın gördüğü en önemli devrim olacaktı. Büyükler küçüklüğü, küçükler büyüklüğü tadacaklardır. Gök saltanatı, iyi bitkilerle kötü bitkilerin birbirlerinden ayrılacakları saatti... Bu düşünceleri, çeşitli Yahudi söylevcileri hazırlamışlardı. Danyal gök sültünütından söz açmıştı. Sirakh oğlu İsa, dinin iyilik etmekten ibaret bulunduğunu anlatmıştı. Soho'lu Antigone, Gamaliel, Hillel gibi söylevciler bunlara benzer özler söylemişlerdi. Vaftizci Yahya, kurtarıcı Mesih'in gelmek üzere bulunduğunu müjdelemişti... İsa'nın yaptıkları ve söyledikleri Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından dört İncil'de anlatılmıştır. Hıristiyanlığın kutsal kitabı Eski Ahit adı verilen Tevrat'ı bütünüyle kapsadığı gibi, Yeni Ahit adı altında dört İncil'le birlikte daha birçok mektup ve vahyi toplamıştır. Hıristiyanlık, ilk biçimleriyle, bir Yahudi mezhebi olarak belirmiştir. Hıristiyanlığın bir sistem olarak yayılışı, İsa'nın ölümünden sonra, Tarsus'lu Pavlus'un işidir. Yeni Ahit'te yer alan Resullerin İşleri adlı kitap, Pavlus'un yaptıklarını anlatır. Ayrıca, Yeni Ahit, Pavlus'un birçok mektuplarını da kapsar. Pavlus, Romalılara mektubunda şöyle demektedir: "Bütün ulusları İsa Mesih'e imana çağırmak üzere onun aracılğıyle inayet ve peygamberlik aldım. Roma'da bulunan kutsallığa çağrılmış bütün sevgililerine babamız Allah ve Rab İsa Mesih'te inayet ve selâmet olsun". Pavlus, bu mektupların, Yahudiliğin erdemlerinianlatarak ulusları isa'nın yahudi mezhebine çağırmaktadır. Romalılara mektubunda, "Yahudiliğin erdemleri çoktur, çünkü onlar Allahın vahiylerine kavuştular, allah anlara emniyet etti" demektedir. Eski ve Yeni Ahit'lerin tümünü kapsayan Hıristiyanlığın kutsal kitabı, Yahanna'nın vahyiyle son bulmaktadır. Kutsal kitabın son buyrukları şunlardır: "Bu kitabın peygamberlik sözlerni her işitene ben şehadet ediyorum. Eğer bir kişi bunlara bir şey katar Tanrı da bu kitaplarda yazılmış olan belâlerı ona katacaktır, eğer bir kişi bunlardan bir şey çıkarırsa Tanrı da onu bu kitapta yazılmışolan hayat ağacından ve kutsal şehirden çıkaracaktır. Bütün bunlara şehadet eden, tez geliyorum, diyor. Amin; gel, ya Ram İsa"... Görüldüğü gibi, gerek Eski ve gerek Yeni Ahit'lerde, Tevrat'ın sözünü ettiği ilk peygamber İbrahimden beri daima yeni bir peygamber gelme imkânı sağlanmış bulunmaktadır. Hıristiyanlık inancına göre de İsa, yeniden dirilecek ve yeryüzüne dönecektir... Hıristiyanlık, başlıca üç mezhebe ayrılmıştır: Katoliklik, Ortodoksluk, Protestanlık. İsa'dan sonraki yüzyıllar, yoksulluğun en büyük erdem sayan yüzyıllardır. Bu yüzden de Ebionistler adı verilen dilenci orduları türemiştir. Ortaçağ, yoksul mezhepleriyle yüklüdür. Lyon yoksulları, İncil yoksulları, Fraticelle'ler, Bonhomme'lar, Begard'lar gibi birçok yoksul mezhepleri türemiştir... Hıristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlıkla birlikte, insanlığın büyük çoğunluğunu etkilemiş üçbüyük dinden biridir. Hıristiyanlık, yüzyıllar boyunca, özellikle bütün Ortaçağ Avrupasının düşünsel yaşamına egemen olmuştur. Hıristiyanlığın çok tutulmuş ve yayılmış olmasının başlıca, nedeni, İsa'nın deyiminin tersine, "Hem Tanrıya kulluk, hem Mamon'a kölelik" etmesi, eşdeyişle, hem öbür dünyüada mutlu bir yaşam vaat ederek ezilenlere, hem de yoksulluğun tanrısal bir ceza olduğunu söyleyerek ezenlere hoş görünmesidir. Çeşitli sınıf ve ulusları kapsayan Roma İmparatorloğunun sınıf ve ulus ayrımı yapmayan böylesine bir dine o sıralarda uduyduğu büük ihtiyaç da Hıristiyanlığın imparatorluk gücüyle desteklenmesini sağlamıştır. bkz. Din, Müslümanlık, yahudilik.