MEDENİ


Results for "MEDENİ"

Ottoman - Turkish Dictionary

MİMSİZ MEDENİYET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Vahşilik, denîlik. Alçaklık. * Medeni kelimesinin, Kur'ân alfabesine göre "mim" harfini kaldırırsak, denî kelimesi kalır. Buna binaen, "mimsiz medeniyyet" de denî, alçak ve zâlim yerinde kullanılmıştır.
Ottoman - Turkish Dictionary

SAÂDET-SARAY-I MEDENİYET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hakikî ve İslâmî bir medeniyet vasıtasıyla olan bir hayat saâdeti.
Sociological Dictionary

MEDENÎ AHLÂK [İng. Moral of Civilization]:

(Sociological Dictionary) :
Z. Gökalp'in fikirleri arasında yer alır. Medenî ahlâka varmak için önce vatanî ahlâk, daha sonra da din birliğine dayanan ahlâka varılmış olması gerekir. Vatanî ahlâk yerleşmemişse, medenî ahlâka varmanın fazla anlamı, faydası ve değeri olamaz.Vatanî ahlâk milli çapta sevgi ve duygularımızın yoğunlaşmasıdır. Medenî ahlâk ise, milletlerarası yakınlaşma, işbirliği ve beynelmilel ortak değerlere varmaktadır. (Gökalp, Z., 1972) (Bkz. Vatanî Ahlâk)
Islamic Glossary

MEDENÎ

(Islamic Glossary) :
1. Topluluk hâlinde yardımlaşarak yaşayan, kibâr, nâzik, terbiyeli, görgülü kimse.İnsan medenî olarak yaratılmıştır. Hayvanlar medenî yaratılmadı. Şehirde birlikte yaşamağamecbûr değildirler. İnsan, nâzik zayıf yaratıldığı için, pişmemiş yemek yiyemez. Gıdâ elbise vebinânın hazırlanması lâzımdır. Yâni san'atlara ihtiyâcı vardır. Bunun için de araştırmak,düşünmek, tedkîk etmek (incelemek), tecrübe yapmak (denemek) ve çalışmak lâzımdır. Fen vesan'at, insanlığa yaratılış îcâbı lâzımdır. (Kınalızâde Ali Efendi)2. Medîne'de nâzil olan âyet-i kerîmeler ve sûreler.Kur'ân-ı kerîmdeki sûrelerin seksen yedisi Mekkî (Mekke'de nâzil oldu, indi), yirmi yedisiMedenî'dir. (Übeyd bin Ka'b)Kur'ân-ı kerîmdeki hudûd (cezâlar) ve mîrâs paylarını (ferâizi) bildiren sûrelerle, kafirlerlecihâda izin veren ve cihâd (muhârebe) hükümlerini bildiren ve münâfıklardan bahseden sûrelerMedenî'dir. (Zerkeşî)
Islamic Glossary

MEDENİYYET

(Islamic Glossary) :
Memleketleri îmâr edip, insanları râhat ve huzûra kavuşturmak.Medeniyyet; tâmir-i bilâd ve terfih-i ibâddır, yâni beldeleri îmâr etmek, binâlar, fabrikalaryaparak, memleketleri kalkındırmak ve fenni ve her çeşit gelirleri milletlerin hürriyetleri, râhatve huzûr içinde yaşamaları için kullanmak demektir. Bütün insanları rûh, düşünce ve bedenbakımlarından râhat yaşatmaktır. Medeniyet, yalnız ilim ve fen demek değildir. İlim ve fen,medeniyyet için, ancak bir âlet bir vasıtadır. İlimde, fende çok ileri olan milletlere, fenvâsıtalarını ne yolda kullandıklarını incelemeden medenî demek büyük gaflettir. Pek yanlıştır.Fabrikaların, motorlu vâsıtaların, gemi, tayyâre, atom cihazlarının çok olması, gözlerikamaştıran yeni buluşların artması, medeniyeti ve medenî olduklarını göstermez. Bunlarımedeniyet sanmak her silâhlıyı gâzi, mücâhid sanmaya benzer. Mücâhid olmak için en yeniharp vâsıtalarına mâlik olmak lâzımdır, fakat, bunlara mâlik olan, eşkıyâlık da yapabilir.Medenî insan ve medeniyyet sâhibi toplum olmak için İslâmiyet; îmân, ibâdet, iş, ah lâk vecemiyet hayâtında uyulması gereken her şeyi bildirmiştir. Bunlar; Allahü teâlânın bildirdikleri,Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın öğrettikleri, Eshâb-ı kirâmın naklettikleri ve İslâmâlimlerinin açıkladıklarıdır. İnsanlığın bunaldığı her şeyin, çözüm ve çâresi bunların içindevardır. (İmâm-ı Rabbânî)