MİRAS


Results for "MİRAS"

Ottoman - Turkish Dictionary

MİRAS

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Ölen kimseden akrabalarına ve yakınlarına kalmış olan mal, mülk.( $ olan hükm-ü Kur'anî, mahz-ı adâlet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet adâlettir. Çünki; ekseriyet-i mutlaka itibariyle bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder. Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler; irsiyetteki noksanını telâfi eder. Hem merhamettir, çünki: O zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur'ana göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona, "Benim servetimin yarısını, ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk" nazariyle endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeşi ona, "hânedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib" nazariyle bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz. Şu halde o fıtraten nazik, nâzenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sûreten, az bir şey kaybeder; fakat ona bedel akaribin şefkatinden, merhametinden, tükenmez bir servet kazanır. Yoksa rahmet-i Hak'tan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedit bir zulümdür. Belki zaman-ı câhiliyette gayret-i vahşiyaneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyanesi, merhametsiz bir şenâate yol açmak ihtimali vardır. M.)
Islamic Glossary

MÎRÂS

(Islamic Glossary) :
Vefât eden kimsenin, geride kalan akrabâlarına bıraktığı mal ve haklar.Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:(Ey Resûlüm!) babası ve çocuğu olmıyanın mîrâsı hakkında senden dînin hükmünüistiyorlar. De ki, Allah, babası ve çocuğu olmayan için şöyle beyân eder: Eğer bir kimseölür de çocuğu bulunmazsa ve geride ana-baba bir veya baba bir olan tek bir kız kardeşiolursa, terikenin yarısı bunundur. Eğer ölen bir kadının geride çocuğu kalmaz da erkekkardeşi bulunursa, o, terikenin tamâmına vâris olur. Ölenin iki veya daha çok kız kardeşivarsa, bunlara terikenin üçte ikisi vardır. Eğer kardeşler erkek ve kadın olurlarsa erkekiçin iki kadın payı vardır. Şaşırırsınız diye Allah size dîninizin hükümlerini açıklıyor.Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisâ sûresi: 176)Küçük çocukları olan veya mîrâsa muhtaç bâliğ (ergen) ve sâlih çocukları bulunan hastanın,malından nâfile hayrât ve hasenâtı (iyilik yapılmasını) vasiyyet etmeyip çocuklarına bırakmasıdaha iyidir. (İbn-i Âbidîn)Malını, hayrâta (iyi yerlere) sarf edip, fâsık (haram ve günah işleyen) çocuğuna mîrâsbırakmamalıdır. Çünkü günâha yardım etmek olur. (Kerderî)
Turkish - English dictionary

miras

(Turkish - English dictionary) :
inheritance, estate, bequest, legacy; heritage. bırakmak /a/ to leave (someone) an inheritance; /ı, a/ to bequeath (something) to (someone). tan ıskat disinheritance. kalmak /a/ for an inheritance to be left to (someone). a konmak to inherit a fortune. yemek 1. to receive a large inheritance. 2. to squander one´s inheritance.
Turkish - Kurdish Dictionary

miras yedi

(Turkish - Kurdish Dictionary) :
pêmaxur.
Turkish - German Dictionary

mirasçı

(Turkish - German Dictionary) :
r Erbe. e Erbin.