TAŞT
taste 1
(English - Turkish Dictionary) :
f. 1. -i tatmak, -in tadına bakmak; -in tadını almak: Will you taste the soup? Çorbayı tadar mısın? I can´t taste the mint. Nanenin tadını alamıyorum. 2. (bir şeyin) (belli bir) tadı olmak: This lemonade tastes great. Bu limonatanın tadı çok güzel. 3. -i yaşamak, -i tatmak: She´d never before tasted such freedom. Daha önce böyle bir hürriyeti hiç yaşamamıştı.
taste 2
(English - Turkish Dictionary) :
i. 1. tat: I liked the taste of that tea. O çayın tadı hoşuma gitti. It had a bitter taste. Acı bir tadı vardı. 2. tat alma duyusu. 3. tadımlık: Give me just a taste! Sadece bir tadımlık ver! 4. zevk, beğeni: He´s really got no taste. O gerçekten zevkten yoksun. 5. zevk, merak, düşkünlük: She´s got some expensive tastes. Pahalı zevkleri var. 6. deneme, tecrübe: That day he had his first taste of battle. O gün savaşı ilk kez tattı.
tasteful
(English - Turkish Dictionary) :
s. zevkli, güzel bir zevki yansıtan.
tasteless
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. tadı olmayan, tatsız, yavan (yemek). 2. zevksiz.
tasty
(English - Turkish Dictionary) :
s. tadı güzel, lezzetli.