TÜR


Results for "TÜR"

Turkish - English dictionary

tür

(Turkish - English dictionary) :
1. kind, sort, type. 2. bot., zool. species.
Turkish - German Dictionary

tur atmak

(Turkish - German Dictionary) :
rundfahren.
Tourism Glossary

Tur Operatörleri

(Tourism Glossary) :
Henüz ortada bir hizmet talep eden hizmet kuruluşu olmadan tur ve paket turlarla ihtimal talebe göre turistik bir ürün oluşturarak piyasaya satışa sunan kuruluşlardır.
Ottoman - Turkish Dictionary

TUR SURESİ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kur'an-ı Kerim'in 52. Suresidir. Mekkîdir.
Islamic Glossary

TÛR SÛRESİ

(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin elli ikinci sûresi.Tûr sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). İsmini birinci âyette geçen Tûr kelimesinden alır.Kırk dokuz âyet-i kerîmedir. Sûrede; kıyâmetin kopması sırasında olacak bâzı olağan üstühâdiseler, inkarcıların Cehennem'e atılacağı, takvâ sâhibi (Allahü teâl âdan korkup,haramlardan, dinde yasaklanan şeylerden sakınan) mü'minlerin âhirette kavuşacaklarımükâfâtlar, Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlânın kelâmı olduğu, cenâb-ı Hakk'ın varlığı, birliği vekudretinin sonsuzluğu bildirilmektedir. (Râzî, Kurtubî)Tûr sûresinde meâlen buyruldu ki:Allahü teâlânın azâb yapacağı gün elbette gelecektir. Onu kimse önleyemez. (Âyet: 7)Şüphesiz ki takvâ sâhipleri cennetler (ve) nîmetler içindedirler. Rablerinin kendilerineverdiği şeylerle zevk duyarak... Rableri, onları Cehennem azâbından korumuştur. (Şöyledenilir: İyi) amel (ve hareket) etmiş olduğunuz için âfiyetle yiyip için. Sıra sıra dizilmişkoltuklara yaslananlar olarak... Biz onlara şâhin gözlü hûrîleri eş yaptık. Îmân edip dezürriyetleri de îmân ile kendilerine tâbi olanlar yok mu? Biz onların nesillerini dekendilerine kattık. (Birlikte Cennet'e koyduk). Kendilerinin amelinden bir şey deeksiltmedik. Herkes kazancı mukâbilinde bir rehindir. Onlara canlarının istiyeceği,meyveleri, etleri de bol bol verdik. (Âyet: 17-22)Kim Tûr sûresini okursa, Allahü teâlânın onu azâbından emîn kılması ve Cennet'tenîmetlendirmesi hak olur. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)