TİMSÂL


Results for "TİMSÂL"

Ottoman - Turkish Dictionary

TİMSAL

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Resim, suret, sembol, nümune. Tasvir. Bir şeyi başka bir şeye benzetmek. Heykel.(Cam, su, hava, âlem-i misal, ruh, akıl, hayal, zaman vesâire gibi, tecelli-i timsal akislere mahal ve mazhar olan çok şeyler vardır. Maddiyat-ı kesifenin timsalleri hem münfasıl, hem ölü hükmündedirler. Çünkü asıllarına gayr oldukları gibi, asıllarının hâsiyetlerinden de mahrumdurlar. Nurânilerin timsalleri ise, asıllarıyla muttasıl ve asıllarının hâsiyetlerine mâlik ve asıllarına gayr değillerdir. Binaenaleyh Cenab-ı Hak, şemsin hararetini hayat, ziyasını şuur, ziyadaki renkleri duygu gibi yapmış olsa idi, senin elindeki âyinede temessül eden şemsin timsali seninle konuşacaktı. Çünkü o timsalinde oldukça harareti, ziyası, renkleri olurdu. Hararetiyle hayat bulurdu, ziyasiyle şuurlu olurdu. Renkleri ile de duygulu olurdu. Böyle olduktan sonra, seninle konuşabilirdi. Bu sırra binaendir ki, Resul-i Ekrem (A.S.M.) kendisine okunan bütün salâvat-ı şerifeye bir anda vâkıf olur. M.N.)
Islamic Glossary

TİMSÂL

(Islamic Glossary) :
Kumaşa, kâğıda, duvara ve başka yerlere yapılmış canlı resimler.Saneme (odundan, altından, gümüşten yapılan insan heykeline), vesene (taştan yapılaninsan heykeline), sûrete ve timsâle tapınmak, onların fayda ve zarar yapacaklarına inanmak,şirk (Allahü teâlâya ortak koşma) çeşitlerinden biri olup, böyle tapınanl ara putperest ve müşrikdenir. (Tahtâvî)Üzerinde timsâl bulunan elbise ile namaz kılmak tahrîmen mekruhtur. Cansız resimleribulunursa, mekrûh olmaz. (İbn-i Âbidîn)Namazda giymese de üzerinde timsâl bulunan elbise giymek her zaman mekrûhtur.(Abdülganî Nablüsî, Tahtâvî)
Turkish - English dictionary

anlatımsal

(Turkish - English dictionary) :
concerning expression.
Turkish - English dictionary

kalıtımsal

(Turkish - English dictionary) :
hereditary.
Turkish - English dictionary

tartımsal

(Turkish - English dictionary) :
rhythmical, involving or related to rhythm.