VEHM


Results for "VEHM"

Ottoman - Turkish Dictionary

VEHMÎ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Olmadığı halde var zannederek. Düşünmeye, vehme dair, vehme ait.
Ottoman - Turkish Dictionary

VEHMİYYÂT

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Vehmiyye. C.) Vehimler, kuruntular.
Islamic Glossary

Mertebe-i Vehm

(Islamic Glossary) :
Var olmadığı halde, var görünen.Bir ipin ucuna bir taş bağlayıp, öteki ucundan tutup, ipi elimiz etrâfında çevirirsek, dönentaş, karşıdan dâire şeklinde görünür. Dönen taş, nokta-i cevâledir (dönen noktadır). Görünendâire de vehmîdir, hayâlîdir. Aslında dâire yoktur. Yalnız bir g örünüştür. İşte Allahü teâlâbütün mahlûkları mertebe-i vehmde yaratmıştır. Fakat görünüşlerini devâm ettirmektedir. Âlemmevhumdur sözünün mânâsı budur. (İmâm-ı Rabbânî)Hâriçte mevcûd olan yalnız Allahü teâlâdır. Mehlûkların hepsi mertebe-i vehmde olup,O'nun kudretinin görünüşleridir. (İmâm-ı Rabbânî)Hak teâlâ eşyâyı his ve mertebe-i vehmde yaratmıştır. Onları varlıkta durdurmaktadır.Ebedî işleri ve sonsuz azâb ve nîmetleri bunlara bağlı kılmıştır. (İmâm-ı Rabbânî)
Islamic Glossary

VEHM

(Islamic Glossary) :
İnsanın kalbinde bir şey hakkında iki ihtimâlden az, zayıf olanı.Mü'minleri haram işleyici yâni fâsık zannetmek, sû-i zan olur. Sû-i zan haramdır. Haramişlediğini öğrenerek, bilerek sevmemek, sû-i zan olmaz. Buğd-i fillâh olur, sevâb olur. Dinkardeşinin ayıbını görünce ona hüsn-i zan etmeli, te'vîline, iyi şeyle yorumuna çalışmalıdır. Onuıslâh etmelidir. Kalbe gelen düşünce, sû-i zan olmaz. Zan etmek, yâni kalbin o tarafa kayması,sû-i zan olur. Sâlih veya fâsık olduğu bilinmeyen mü'mine hüsn-i zan etmelidir. Fâsık (kötü) vesâlih (iyi) olmasının ihtimâli müsâvî (eşit) ise, şek, şübhe olur. Müsâvî değilse, vehm olur.Bunlardan kaçınmak lâzımdır. (Hâdimî)
Islamic Glossary

Vehm Mertebesi

(Islamic Glossary) :
Var olmayıp, var görünen.Nokta-i cevvâleden (dönen nokta) meydana gelen dâirenin varlığı, vehm mertebesindedir.Yâni, bir ipin ucuna bir taş bağlayıp, öteki ucundan tutup, elimiz etrâfında çevirirsek, dönentaş, karşıdan dâire şeklinde görünür. Dönen taş nokta-i cevvâledir. Görünen dâire vehmdevardır. Aslında dâire yoktur, yalnız bir görünüştür. Allahü teâlâ bütün mahlûkları bu mertebedeyarattı. Fakat görünüşlerini devâm ettirmektedir. Böylece var olmaları görünüş değil,doğrudur. Mertebe-i vehm'den kurtulup, nefs-i emrî olmuşlardır. Yâni yalnız geçici bir görünüşolmayıp, kalıcı bir varlık olmuşlardır. Vehm mertebesi şaşılacak bir varlıktır. Nefs-i emr(hakîkat, gerçek) mertebesindeki varlığa benzemez. Onunla ilgisi ilişiği yoktur. Nokta-i cevvâlenefs-i emr mertebesinde yâni gerçekten vardır. Bundan hâsıl olan dâire ise mertebe-ivehmdedir, gerçek olarak yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)