ZIHÂR


Results for "ZIHÂR"

Ottoman - Turkish Dictionary

KEFFARET-İ ZIHAR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Zıhar keffareti.Keffâret-i zıharın vâcib olmasının şartı kudrettir. Muktedir olan, köle azad eder; değilse iki ay oruç tutar, buna da gücü yetmezse altmış fakire yemek verir. (Bak: Zıhâr)
Ottoman - Turkish Dictionary

RUZÎHÂR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Rızık yiyici. Canlı, mahlûk.
Ottoman - Turkish Dictionary

ZIHAR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İki şey arasında münasebet ve mutabakat meydana getirmek. İki şeyi birbirine mutabık eylemek. Arka arkaya, mukabil kılmak. * Karşılıklı yardımlaşmak. * Fık: Bir kocanın, karısını müebbeden mahremi olan birisinin bakması câiz olmayan bir yerine teşbih etmesi.Meselâ, bir adam karısına, "Sen bana anam gibisin" demesi gibi. Bu halde karısı da ona haram olurdu. İslâmiyetten evvel câhiliyet âdetleri olan ve bir nevi boşanma usulü sayılan bu çeşit hareketi İslâmiyet men'etmiştir ve zecr için zıhar eden kimseye keffaret vaz' olunmuştur. (O.L.)
Ottoman - Turkish Dictionary

ZIHARE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Elbisenin dış yüzü, dış tarafı.
Dream Dictionary of Phrase

ZİHAR

(Dream Dictionary of Phrase) :
Eşine zihar yaptığını görmek, üzüntü ve kederi gerektirecek gizli şeylerin açığa çıkmasına delalet eder. (Kişinin, kendi hanımına, ' Sen bana annemin sırtı, karnı, uyluğu vs. gibisin' şeklinde, kendine helal olmayan yakınının mahrem yerlerine eş tutması şeklinde benzetme yapmasına denir.)