acılı


Results for "acılı"

Philosophical Dictionary

Loncacılık.

(Philosophical Dictionary) :
bkz. Loncacı Toplumculuk, Sendikacılık, Loncacı Devlet.
Philosophical Dictionary

Ortaklaşacılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Cemaniyye, Fr. Collectivisme, Al. Kollectivismus, İng. Collectivism, İt. Collettivismo). Toplumcu ortaklaşa yaşama ve çalışma ilkesi, toplumculuk anlayışı ve ayrıca sağcı toplumculuk önerilerinden biri... Birçok kimselerden ya da birçok şeylerden meydana gelen'i dilegetiren birleşimli (Os. Müşterek, Fr. Collectif, Al. Kollektiv, İng. Collective, İt. Collettivo) deyiminden türetilen ortaklaşacılık deyimi, bireycilik karşıtı olarak toplumca ortaklaşa yaşama ve çalışma ilkesini dilegetirir. Toplumculuk, bu anlamda bir ortaklaşacılık anlayışıdır ve toplumcu üretim ilişkileri ortaklaşacılık deyimiyle açıklanır. Bunun dilegetirdiği anlam, üretim araçları üstündeki toplum mülkiyetidir. Gerçekte toplumcu üretimin doğal yapısını dilegetiren ortaklaşacılık deyimi, özellikle İngiliz İşçi Partisinde ifadesini bulan ve asıl toplumculuğu engelleme amacını güden oportünist İngiliz toplumculuğuna da mal edilmiştir. İngiltere İşçi Partisinin 1919 yılında yayımladığı Emek ve Yeni Sosyal Düzen adlı broşürle Mr. ve Mrs. Sidney Webb'lerin yazdığı Büyük Britanya'nın Sosyalist Commonwealth'i İçin Bir Anayasa adlı yapıt bu anlayışın öngördüğü örgütü, en ince ayrıntılarına kadar açıklamaktadır. Ortaklaşacılık, devrimci değil, evrimci bir toplumculuktur. Kuramsal bakımdan, büyük değişikliğin, derece derece gerçekleşen küçük değişikliklerin birikmesinden doğacağını savunur. Herhangi bir reform istemekten çok, kendiliğinden gerçekleşen reformların yeterli olduğunu v ebunların birikip yığıldıkça hissedilmeden toplumu dönüştürdüklerini ileri sürer. Toplum sosyal bir organizmadır ve biyolojik yasalara uygun olarak gelişir. Böyle olunca da genel iyileşmeyi parça parça gerçekleşen yavaş ve ağır küçük iyileşmeler sağlayacaktır (iyileştirmecilik, reformizm). İngiltere'de ortaklaşacıların öncüleri fabian toplumcularıdır. Fabian toplumcuları, toplumun evriminde anamalcıların yararlı ve hatta zorunlu bir rolleri bulunduğunu kabul etmekteydiler. "Toplumun isteklerini dilegetiren, buyruklarına uygun işleyen ve toplumca yaratılmış değerleri toplumun çıkarına uygun olarak kullanan temsilî bir örgüt bulunmalıdır. Kolektivist düşüncenin ülküsü, toplumun bütününü temsil leden ve kaynakları toplumun çıkarına en uygun biçimde kullanacak uzman yöneticilerin yürüttüğü demokratik bir devlettir". bkz. Toplumculuk, Fabian Toplumculuğu, Oportünizm, Sağcı Toplumculuk.
Philosophical Dictionary

Pragmacılık.

(Philosophical Dictionary) :
bkz. Uygulayıcılık.
Philosophical Dictionary

Saymacacılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. İtibariyye, Fr. Conventionnalisme). bilimsel kuram ve kavramların saymaca oldukları görüşü... Fransız matematikçisi Poincare tarafından ileri sürülmüştür. Poincare'ye göre bilimsel kuram ve kavramlar saymaca (Os. İtibarî) ileri sürüşlerdir ve geçerlikleri bilginlerarası uzlaşmaya bağlıdır. Ayrıca fizik ve matematik tarihçisi Fransız düşünürü Pierre Duhem de Le Systeme du Monde adlı yapatında gerçeğin her zaman saymaca olduğunu, eşdeyişle öyle olmadığı halde öyle sayıldığını ileri sürmüştür. Alman düşünürü Vaihinger'in tut ki tanrı var (Al, Als ob) felsefesi de dinsel alanda bir saymacılık sayılabilir. Bütün bunlar nesnel gerçekliği yadsıyan idealist görüşlerdir. Kavramların kimi yerde gerçekten saymaca oluşları, onların nesnel içeriklerinden soyutlanıp başka anlamlara kaydırılmalarından ötürüdür. bkz. Hakikat, Gerçek, Kuram ve Kılgı.
Philosophical Dictionary

Sendikacılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Loncacılık, Fr. Syndicalisme). Lonca temeline dayanan toplumculuk... Toplumculuk (sosyalizm) öğretisinin çeşitli anlayışlarından biri de sendikacılık (sendikalizm) anlayışıdır. Sendikacılık, sendikayı (işbirilği temeline dayanan örgüt) yenileştirilmesine çalışığlan toplumun temeli ve çekirdeği sayar. Toplumcudur (sosyalist); ekonomik değeri insan emeğinin belirlediğini, üretim araçlarının toplumsallaştırılması gerektiğini, anamalcılığın sınıf savaşını gerektirdiğini savunur. Bununla beraber konümizme ve kolektivist toplumculuğa karşıdır. İlkelerini, Karl Marx'tan (1818-1883) çok Pierre Joseph Proudhon'dan (1809-1865) almaktadır. Bu bakımdan başsızcıdır (anarişst), devletsizliği benimser. Devlet görevlerinin iş temeli üzerinde örgütlenmiş üretici kuruluşlarına devredilmesi gerektiğini savunur. İnsanlığı, üretmin gelişmesine yardımcı olmayan görevliler değil, kol işçilerinin kendileri belirler. lkİşçiler, aydınlar grubunun yönetimine girmemelidirler. Sendikacılıktan başka bütün toplumculuk öğretileri, bu aydınlar grubunun kuramsal düşüncelerinden doğmuştur ve ana düşünceye ihanet etmektedir. Amaç, politik yöntemlerle, örneğin parlamentoya temsilci göndermek yoluyle gerçekleştirilemez; çünkü bu temsilciler kısa bir süre içinde burjuvalaşırlar. Amaca götüren tek yol grevdir. Ama bu grev, genel bir grev değildir. Bütün işçilerin sınıf bilincine erişerek greve gitmelerini beklemek düşçülüktür, olmayacak bir iştir. Bu bakımdan, ana endüstri kollarında çalışan yeterli sayıda bilinçli işçinin, bağın koparılması için zorunlu noktaya varıldığı anda, greve giderek üretim araçlarını ele geçirmesi ve anamalcılığa son vermesi gerekir. Çoğunluk gerekmez, geçiş döneminde de bilinçli bir azınlık çoğunluğu kendi kurtuluşlarına ulaştırmaya yeterlidir. Grev, bütün işçilerin katılmasını istememek bakımından genel bir grev değilse de bütün ana endüstri kollarında gerçekleştirilmesini istemek bakımından genel bir grevdir. Daha çok ücret ve daha az iş saatı için mücadele etmek sınıf bilincini güçlendirmek bakımından yararlıdır; fakat bütün bunların üstünde asıl sınf kavgasını güçlendirecek olan, işçilerin denetime kadtılmaları için yapılacak mücadeledir. Ayrıca, sırasında kullanılmak sxşartıyle, boykot politikasından, işin sendika koşullarına uygun yapıldığını gösteren etiket yapıştırma (Fr., İng. Label) ve çok az iş çıkarmak için dikkat etme (İng. Co-canny) yöntemlerinden de yararlanmalıdır. Devrimden sonra toplum, Fransız Genel İş Konfederasyonu (Confederation General du Travail) örneğine uygun olarak biçimlendirilecektir. Bu biçim, merkeziyetçi değil, adem-i merkeziyetçi bir biçimdir. Her bölgenin sendikası, her türlü yönetime yetkili olarak, birkaç bölgeyi içine alan daha geniş bir bölge konferasyonu kuracaktır. Daha açık bir deyişle, merkez konfederasyonu değil, çeşitli bölge konfederasyonları kurulacaktır. Bu bölge konfederasyonları bir çeşit borsa (Proudhon düşüncesi) niteliğini alacak ve kendi bölgesinin ekonomik gereklerini, diger bölge borsalarıyle işbirliği yaparak, genel ekonomik gereklerle uzlaştıracaktır. Toplum örgütü, en küçük endüstri birimlerine dayandırılacaktır ve bu birimler her bakımdan yetkili ve özgür bulunacaklardır. Borsaların görevi, çeşitli bölgeler arasında aracı olmaktan ibarettir. bkz. Sendika, Başsızcılık, Toplumculuk.