acılı


Results for "acılı"

Philosophical Dictionary

Sorelci Sendikacılık.

(Philosophical Dictionary) :
Toplumculuğun (sosyalizm) sendikacılık biçimi, Fransız yazarı George Sorel'in öğretisiyle, kimi çevrelerce benimsenen yeni bir yönteme yönelmiştir. Sorel'e göre grevin ötesinde hiç bir düşünce gerekmez. İşçiler ne genel gervin amacını, ne de yeni bir topluma nasıl geçileceğini bilememelidirler. yeni toplum düşü, sezgisel olmalıdır. Şimdiden ayrıntılar üstünde tartışmak hem çeşitli yanlış anlaşılmalar doğurur, hem de yararsız tartışmalarla grev gücü azalmış olur. Sorel, bu öğretisinde, Farnsız düşünürü Bergson'un sezgi kuramından yararlanmaktadır. bergson'a göre eylemlerimiz usumuzla değil, sezgimizle belirlenir. Sezgi, ldinsel bir inanç gibi, kişiyi eyleme zorlar. Usa vurmak eylemi güçsüzleştirir. Sezginin verdiğini, somut usçuluk veremez. Sorel'e göre dilin tam açıklığıyle veremediği toplumculuk gerçeğini, ancak toplumculuk sezgisi verebilir. Sorel'in öğretisine bağlı olan sendikacılar örenğin sabotaj yöntemini kullanamazlar, çünkü sabotaj işçinin devrime hazır olmadığı düşüncesini uyandırır... Bu gibi spekülasyonların Marksçı düşünceyle hiç bir ilgisi yoktur. bkz. Sendikacılık, Toplumculuk.
Philosophical Dictionary

Stoacılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Revakıyye, Fr. Stoicisme, Al. Stoicismus, İng. Stoicism, İt. Stoicismo). Antik çağ Yunan felsefesinin kamutanrıcı ve özdekçi doğa öğretisi... Stoacılığın kurucusu Kıbrıslı Zenon'dur (İ.Ö. 336-264). Ancak stoacılık yüzyıllar ve kuşaklar boyunca işlenmiş ve gelişmiş bir öğretidir. Eski stoa Zenon, Kleantes (İ.Ö. 331-233) ve Krisippos'un (İ.Ö. 280-206) öğretilerini kapsar. orta stoa Panaitios (İ.Ö. 180-110) ve Poseidonios'un (İ.Ö. 135-51) öğretilerinde belirir. Roma stoasının temsilcileriyse Cicero (İ.Ö. 106-43), Annaeus Seneca (3-65), Epiktetos (50-130) ve Marcus Aurelius'tur (121-180). Stoacılık, Hıristiyanlıkla savaşmış ve Hıristiyanlığı birçok bakımlardan etkilemiş bir öğretidir. Hıristiyan felsefesinin patristik döneminde kilise babaları, Hıristiyanlığın ilk düşünsel savunmalarını stoacılığa karşı yapmışlardır. Hıristiyanlık, bu savaşta kazanabilmek pahasına, ilkelerinden birçoğunu stoacılığa bağışlamak zorunda kalmıştır. Stoacılığın büyük ilkesi doğaya uygun davranmak'tır. Doğa, eşdeyişle her şey tanrıdır (vahdet-i vücut, panteizm). Doğaya uygun davranmak, usa uygun davranmak ve dolayısıyle insanın kendi kendisine uygunluğu demektir. En doğru seçen, sabırla katlanan, en ölçülü ve en adaletli üleştirici doğadır (Zenon'un dört ana erdemi: Doğru seçme, phronesis; sabırla katlanma, andreia; ölçülü olma, Sphrosyne; adaletle üleştirme, dikaiosyne). Mutluluk bilgelikte, bilgelik doğaya uygun davranmaktadır. Doğa özdektir (madde). Asıl gerçek cisimsel olan, özdeksel olandır. Çünkü ancak özdeksel olan etkin ve edilgin olabilir. İlk nedenin de etkin ve edilgin olması gerektiğine göre özdeksel olması lazımdır. Bilgeliğe teorik ve pratik erdemi elde ederek varılır... Teorik erdem, nesnelerin kendiliği üstünde doğru bilg iedinmektir. Pratik erdem, usa uygun davranmaktır. Bu iki erdem birbirlerine sıkıca bağlıdırlar. Nesnelerin kendiliği üstünde doğru bilgi edinilmezse usa uygun davranılamaz. Bilge, kendi keniden yeterlidir. Doğalaşan bilge bir kaya parçasının mutluluğuna erişmiştir, artık onu hiç bir şey sarsamaz ve yıkamaz. Tasarımlardan (katalepsis) ve sanılardan (doxa) kurtulmuş bir akıl, açık seçik doğa bilgisini (episteme) edinebilir. Açık seçik doğa bilgisi de insana yaşamak ve mutlu olmak için en doğru ölçüyü verecektir... Stoacılık, halka inmemiş olmakla beraber, okur yazar sınıfları geniş çapta etkilemiş bir dindir. Dinsel kuralları, tapma biçimleri, din adamları vardır. Bu dine bağlı olanlar uzun sakal bırakırlar ve uzun mantolar giyerlerdi. Stoa dininin ana ilkesi, doğa yasalarına boyun eğmek ve evrensel düzene uymaktır. her türlü acılar, hastalıklar ve ölüm doğaldır; bunlara karşı kayıtsız kalmak ve sabırla katlanmak gerekir. Oysa insansal yanılmalar, kötülükler, öldürmeler iğrenilmesi ve savaşılması gereken şeylerdir. Doğru düşünmesini ve doğaya uygun davranmasını bilen insan ihç bir davranışında yanılmza, bütün bedensel tutkularını yenebilir. Doğadan gelen her şeye boyun eğmeli, insandan gelen her şeye karşı koymalıdır. Doğru düşünen kişi, doğalaşmış ve bundan ötürü da tanrılaşmış kişidir ki insanın ereği böylesine bir doğru düşünmeye varmak olmalıdır. Doğal ölçü, insanı bağımsızlığa ve eşitliğe götürür. İnsanlar arasındaki ayrılıklar, doğaya aykırı ve yapma (sunî) ayrılıklardır. İnsanları çeşitli alanlarda birbirlerinden ayırmış olan insansal ölçüler, doğal ölçü karşısında silinip gitmek zorundadırlar. Doğanın, eşdeyişle aynı babanının çocukları olan insanlar kardeştirler ve bundan ötürü de birbbirlerine eşit ve özgürdürler. Aynı doğaya bağlı olmak, bireyi insanlığa (ümanizm) ve evren yurttaşlığına (kozmopolitizm) götürürür... Stoacı Epiktetos'un şu sözleri stoacılığı özetler: Nasıl saat günün bir parçasıysa ben de öylece bütünün bir parçasıyım. Saat gelir geçer, ben de gelir geçerim. Görevim elimde olanı yapmak ve üst yanına kulak asmaktır. Deniz yolculuğuna çıkarken gemiyi, kaptanı ve mevsimi seçerim. Bu, benim işimdir. Yolda bir fırtına koparsa asla umursamam. Bu, benim işim değildir. Kaptanı seçmek benim elimdedir, fırtınayla uğraşmaksa kaptanın elindedir. Bilgelik, bizim olanı ve olmayanı bilmek, ona göre davranmaktır... Stoa, Yunanca, direklere dayanmış açık bir dehliz anlamındadır.Zenon, derslerini, Atina'da Poikile meydanında böyle bir dehlizde kurulmuş bir resim galerisende vermişti (Stoa Poikile). Zenon stoa okulunu kurduğu zaman Atina'da Ksenokrates Platon akademisini, Epikuros kendi öğretisini, Krates kinik okulu, Stilpon Megara okulunu sürdürüyordu. Zenon, okulunu kurmadan önce, öğrenci olarak öteki okulların tümünden geçmişti. Bu bakımdan, öğretisi, şu Sokrates ilkesine dayanır: Doğru düşünmek. İyi davranmak doğru düşünmekle mümkündür ve felsefe doğru düşünmeyi öğreten bir yaşama bilimidir. Amaç iyi yaşamaktır ve bilgiler iyi yaşamak için gereklidir. İyi lyaşamaksa titizlikle sınırlandırılmış bir töreyle (ahlâk) mümkündür. Bu töreye bulunacak tek ölçü, doğru düşünen için, doğa ölçüsüdür. Öyleyse doğanın davrandığı gibi davranmalı ve doğaya asla karşı koymamalıdır.
Philosophical Dictionary

Yeni Tomacılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Nev Medrese, Fr. Neo-Thomisme, Neo-Scolastique). Katolik kilisesinin çağdaş düşüncelerle bağdaştırılmaya çalışılan resmi felsefesi... 1879 yılında Papa XIII. leon tarafından Hıristiyanlığa uygun tek felsefe olarak ilân edilen ve Jasques Maritain (1882- ) ve Etienne Henri Gilson (1884- ) gibi düşünürleri de peşine takan Yeni Tomacılık, metafizik yapısı içinde, nesnel gerçekliği savunmak iddiasındadır. Yeni Tomacılara göre nesnel gerçeklik vardır, çünkü insanın bilincinin dışındaki bütün nesneler de Tanrı tarafından yaratılmıştır. Tanrı, insana bu nesnel gerçekliği bilsin ve tanısın diye bir us (akıl) vermiştir. İnsan elbette, bilincinin dışındaki bu nesnel gerçekliği, usunun yardımıyle bilecek ve tanıyacaktır. Yeni Tomacılar, bu konuda, varoluşçuların (egzistansmiyalizm) usaaykırıcılıklarını suçlarlar ve varoluşçulara karşı insan usunu savunurlar. Bu bakımdan, örneğin bir Tanrısız varoluşçuyle bir Tanrıcı Yeni Tomacının tartışması pek eğlendiricidir. oysa Yeni Tomacıların bu usçulukları, metafizik anlamda bir usçuluktur; çünkü dinsel dogmalara aykırı bulunan bilimsel gelişmeyi usa aykırı bulmaktadırlar. Yeni Tomacılığa göre doğa, Tanrısal düşüncenin ve tarih Tanrısal amacın gerçekleştirilmesinden ibarettir. Örneğin, Yeni Tomacı İngiliz tarihçisi A. Toynbee, "Tarihin, Tanrının esrarlı eliyle yönetilmekte olduğunu" ve "yalnız din kurumunun gerçek kurtuluşu ve mutluluğu" sağlayabileceği savunmaktadır. Toynbee'ye göre, "tarih, Tanrı tarafından önceden belirlenmiştir" ve "doğaüstü bir niteliktedir". Yeni Tomacılara göre gerçeğe üç yoldan erişilir: Bilim, felsefe ve din. Ama bunun bir koşulu vardır: Bilim, metafizik felsefeye; metafizik felsefe de dine aykırı olamaz. Yeni Tomacılara göre bilim, ancak günlük gerçekleri çözümleyebilir, saltık ve yüce gerçeğe yalnız inan yoluyle ulaşılabilir. Bilimin amacı, insanı güçlendirecek kanıtlar bulmak olmalıdır. Yeni Tomacılık, töresinde de, yapısı gereği ve zorunlu olarak "her türlü adaletsizliğe karşı protestonun yerine duayı koyar". Yeni Tomacılığa göre insan bu dünyayı ydeğil öteki dünyayı düşünmeli, şu gelip geçici konukluğunda başına ne gelirse boyun eğip sonsuz hayatı düşlemelidir... 1889 yılında Belçika'nın Louvain Üniversitesinde kurulan Felsefe Entitüsü ve D. Mercier, De Wulf gibi profesörlerinin yönettiği Revue Neo-Scolastique, Yeni Tomacılığın yönetim merkezidir. Seçmeci bir anlayışla Aquino'lu Thomas'nın öğretisini Kant, Schelling ve Hegel idealizmleriyle kaynaştırmıştır. Toplumculuğu olduğu kadar anamalcılığı da eleştirir görünerek dinsel bir toplum örneği ileri sürer ve el altından anamalcılığı destekler. Felsefeyle tanrıbilimi aynılaştıran Yeni Tomacılık, çeşitli vesilelerle papalar tarafından yayımlanan dinsel-sosyo-ekonomik genelgelerle sürdürülmeye çalışılmaktadır. bkz. Tomacılık, Hıristiyan Felsefesi.
Sociological Dictionary

DOGMACILIK [İng. Dogmatism]:

(Sociological Dictionary) :
"Nassçılık" olarak da isimlendirilen bu anlayış, şüpheye, araştırmaya ve tenkide kapalıdır. Kavramın felsefî ve sosyolojik boyutları vardır. Dogmacılık önceden belirlenmiş prensip ve öğretileri tenkit etme ihtiyacı duymadan kabul eden ve bu zemin üzerinde fikir cimnastiği yapan bir anlayıştır. Bu düünce sistemi, hür düşünmeye, konulara itibarî (relatif, izafi) yaklaşmaya ihtiyaç duymaz. Çünkü, dogmacılığın esasını teşkil eden dogmalar kesin ve tartışmasızdır. Bu anlayış bilimsel şüpheciliğe (Bkz. Metodik Şüphe ve Descartes, R.) tamamen terstir.Dogmacılık genellikle ideoloji kavramı ile birlikte düşünülmesi sebebsiz değildir. Çünkü, ideolojiler de genellikle dogmalara dayanırlar. (Bkz. İdeoloji ve Marksizm)
Sociological Dictionary

FAYDACILIK[İng. Utilitarianizm]:

(Sociological Dictionary) :
Azamî fakda sağlamayı son hedef olarar ele alan bu teori, R. Cumberland tarafından ilk olarak 1670'de ele alınmıştır. Ancak faydacılığı geliştiren ve tanıtan J. Bentham'dır. Bentham, kişinin kendi mutluluğu ve davranışları ile başkalarına sağladığı faydayı bağdaştırmaya çalışmıştır. Hedonizm, mutluluk ve fayda tahlilleri, iktisat ilminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. (Bkz. hedonizm) Nitekim, iktisadî faaliyettin faydayı en çoklaştırıcı bir faaliyet olarak düşünülmesi bundandır. Ayrıca iktisat ilminde buna paralel marjinal fayda görüşü de yer etmiştir.Bentham dışında J. S. Mill gibi düşünürler de faydacılığın gelişmesi için ilâveler yapmışlardır. (Manisalı, e., 1964, Kılıçbay, A., 1974, özgüven, A., 1972, Kazgan, G., 1980,eröz, M., 1982)