algı
DALGIÇ
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
t. Mercan, inci ve saire avlamak veya denizin dibine düşmüş olan şeyleri çıkarmak için denizin dibine dalmaya alışık adam.
ILGIMSALGIM
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Sıcak mevsimlerde çöl veya ovalarda, buharın yayılmasıyla uzaktan su gibi görünen yer. Serap, pusarık.
algışla-
(Azerbaijani - Turkish Dictionary) :
alkışlamak,kutlamak,dua etmek
yalgız
(Azerbaijani - Turkish Dictionary) :
yalnız,tek,tek başına
Algı.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. İdrak, Fr., Al., İng. Perception, İt. Percepzione). İt. Percepzione). Nesnelerin bilinçteki yansısı... Arı duyumlardan ansal bir işlevi gerektirmesiyle ayrılır. Algı işlevini duyumcular sadece duyumların ürünü, usçular sadece usun ürünü saymışlardır. Diyalektik çözümleme duyumsal işlevle ansal işlevin bağımlılığını meydana koymuştur. bkz. Yansı Kuramı, Algıcılık.