at


Results for "at"

Turkish - Kurdish Dictionary

at

(Turkish - Kurdish Dictionary) :
hesp.
Dream Dictionary of Phrase

AT

(Dream Dictionary of Phrase) :
Makam ve rütbe, yolculuk ve düşmana galip gelmeye delalet eder. Kuyruğu, yelesi ve ayakları kızıl olan at dindarlıktır. At, güzel evdir. Beyaz at düşmana galip gelmeye, Siyah at saltanat, ululuk, devlet ve dünyalığa, Bekarın kısrağa binmesi asil ve zenggin bir kadınla evlenmesine, Beyazı siyahına galip olan at ile kızıl kısrak, neşeli, dindar kadına delalet eder. Birçok ata sahip olan meslektaşları ve akranları içinde sivrilir. Ata binen kimsenin hanımı hamile ise oğlu olur. Kuyruk tüyü gür olan at evlat ve akraba çokluğuna, Atın bir tarafa doğru sıçraması, binen kimse için bir işe ya da düşünceye meyletmeye, Melez at izzet ve şerefe, yüksek rütbeye yahut asil bir evlada delalet eder. Çift kanatlı ata binen ya dünyalığa ya da saltanata kavuşur. Siyahata binen karsız bir yolculuğa çıkar. Kendi zayıf atını güçlü bir atla değiştiren kötü halden iyi hale; bunun aksi olursa, diğer hale duçar olur. Bir atın terkisine binen birinin vekili olur ya da onun meslek ve meşrebini devam ettirir. Bir yerleşim alanına topluca giren başıboş atlar şiddetli yağmurdur. Terkedilmiş yılkı atları devlet ve saltanatı sona eren insanlara, yaşlı ve düşkünlere delalet eder. At tersi şerefli bir kimseden maldır. Bu tersi süpürmek, böyle bir kimseden mal edinmek, At tersi üzerinde oturmak akrabaları cihetinden mal elde etmektir. ( Ayrıca Bakınız; Beygir.)
English - Turkish Dictionary

at

(English - Turkish Dictionary) :
edat 1. Bir yeri belirtmek için kullanılır: at my office benim büroda. at the station istasyonda. 2. Bir zamanı belirtmek için kullanılır: at five o´clock saat beşte. He works at night. Geceleri çalışır. 3. Bir hareketin hedefini gösterir: Look at her. Ona bak. He laughed at them. Onlara güldü. 4. Bir iş veya hareketten bahsederken kullanılır: He´s good at English. İngilizcede iyidir. 5. Bir miktarı göstermek için kullanılır: Oranges are selling at a dollar a kilo. Portakalın kilosu bir dolar.
Turkish - English dictionary

AT

(Turkish - English dictionary) :
(abbr. for Avrupa Topluluğu) EC (the European Community).
Turkish - English dictionary

at

(Turkish - English dictionary) :
,-tı horse. ı alan Üsküdar´ı geçti. colloq. It is far too late now (to rectify it). /lar anası mannish woman with large features. başı beraber/bir both in the same condition, on the same level. a binmek to mount a horse; to ride a horse. cambazı 1. equestrian performer, show rider. 2. horse dealer, horse trader. çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak to lock the barn door after the horse is stolen. a et, ite ot vermek to distribute work or goods without considering the needs and skills of those involved. gibi huge (woman). hırsızı gibi shifty-looking big (man). tan inip eşeğe binmek to come down in the world. izi it izine karışmak to be such a confused society that one can´t tell the good people from the worthless. kılı horsehair. koşmak /a/ to hitch a horse to (a carriage). koşturmak 1. to gallop, gallop a horse, ride at a gallop. 2. colloq. to fool around, chase rainbows. koşturacak kadar büyük/geniş huge (room, house, etc.). meydanı hippodrome. nalı horseshoe. nalı kadar immense (medal, medallion, ornament). oynatmak 1. to show off one´s skill as a horseman. 2. /la/ to compete (with). 3. /da/ to rule, establish one´s overlordship (over). 4. to act as one wishes. 5. /da/ to be knowledgeable in (a subject). ın ölümü arpadan olsun. proverb It is not worth depriving oneself of something one likes for fear of bad consequences. pazarı horse market. pazarında eşek osurtmuyoruz. vulg. Shut up and listen to what I´m saying. ını sağlam kazığa bağlamak to take precautions in one´s business. yarışı horse race.