avuç


Results for "avuç"

Recipes Glossary

TATLI-HAVUÇ TATLISI

(Recipes Glossary) :
GEREKLİ MALZEME YAPILIŞI1 kilo havuç 1. Havuçların üstü bıçakla kazınır,Yeterince şeker dip tarafları kesilir, yıkanır,Nohut kadar limon haşlanır, rendeden geçirilir. Suyutuzu hafifçe avuçlar arasında sıkılır.2 bardak makineden 2. Bunda ölçü ayarı şudur: İkigeçirilmiş ceviz, bardak suyu sıkılmış havuç, birfındık, ağartılmış bardak şeker. Önce havuç bardaklabadem. ölçülür. Bir tarafa konur. İkibardak havuca bir bardak şekerölçülür ayrı bir tarafa konur,karıştırılmaz.3. Şekere üzerini büyüyecek kadar azsu konur. Karıştırarak ocaktaeritilir. Aşağı yukarı nohuttanbüyükçe limon tuzu katılarakkestirilir, köpükleri alınır.4. Ayrı bir yerde duran ölçülmüşhavuç kestirilmiş şekerin üzerinedökülür. Hafif ateşte tahta kaşıkladevamlı karıştırarak şeker, şurubunuçekinceye kadar (bir saate yakın)pişirilir.5. Havuç tatlısının olup olmadığınıanlamak için; sakız gibi olunca azbir miktarda alınır, buzdolabınınbuzluğuna konur. Donma işi çabukolursa olmuş demektir. Yenince desakız gibi olur. Sonra tabaklaraalınır, ince olunca düzgünceyayılır. Üzerine ağartılmış bademdöşenir.6. Ocaktan indirilen havuç tatlısıılık bir hale geldikten sonraiçerisine bir bardak. makinedengeçirilmiş ceviz, fındık, ağartılmışbadem serpilir, iyice karıştırılır.Elde parmak gibi uzunca şekillerverilir. Kalan bir bardak karışıkceviz, fındık ve bademe biraz dahindistan cevizi, pudra şekerikatılır. Parmak şeklindeki havuçtatlıları bulanır, tabaklaradizilir. Misafire ikramda pek makbulbir tatlı olur.
Turkish - English dictionary

avuç

(Turkish - English dictionary) :
,-vcu 1. the hollow of one´s hand; the palm (of one´s hand). 2. (a) handful of, (a) fistful of: bir avuç gümüş a handful of silver. açmak 1. /a/ to have to ask (someone) for money. 2. to beg, go begging. avuç 1. a handful to each. 2. by the handful, lavishly. dolusu 1. handful. 2. plenty of, a lot of. içi the palm (of one´s hand). unun içine almak /ı/ to take (someone) into one´s possession, take complete command of. unun içi gibi bilmek /ı/ to know (a place) like the palm of one´s hand, know thoroughly. içi kadar 1. very small, skimpy. 2. narrow (place). unun içinde tutmak /ı/ to have (someone) in the palm of one´s hand. u kaşınmak to anticipate getting money. una saymak /ı/ to pay (cash) in hand. unu yalamak to be left empty-handed.
Turkish - English dictionary

avuçlamak

(Turkish - English dictionary) :
/ı/ 1. to grasp. 2. to take by handfuls.
Turkish - English dictionary

havuç

(Turkish - English dictionary) :
1. carrot. 2. geol., mining core (sample removed for analysis).
Turkish - English dictionary

yabanhavucu

(Turkish - English dictionary) :
,-nu parsnip.