borsa


Results for "borsa"

Dictionary of Economics

BORSA SİMSARI

(Dictionary of Economics) :
Müşteri ile borsa acenteleri arasında aracılık yapan kimse.
Dictionary of Economics

BORSA SPEKÜLASYONU

(Dictionary of Economics) :
Borsada mal ya da değerli kağıtların fiyat değişmelerinden yararlanarak kazanç sağlama işi. Spekülasyon yapanlar bir değerli kağıdı fiyatı düşükken alıp yüksek iken satarak, ya da tersini yaparak kazanç sağlamaya çalışırlar. Onların bu davranışı fiyatların aşırı düşmesine ya da yükselmesine sebep olur ve fiyatlarda büyük dalgalanmalar görülür. Sözgelimi değer kazanmaya başlayan bir hisse senedine talep arttıkça fiyatı yükselir, fiyatı yükseldikçe talebi artar. Fiyatın en yüksek olduğu noktada satanlar kazançlı çıkarlar. Değer kaybeden bir senete ise talep azalır, talep azaldıkça da değer düşer. Burada fiyatın en düşük olduğu noktada alanlar kazançlı çıkar. Spekülasyona çok açık olması borsaları, özellikle de hisse senedi borsalarını çok hassas kılar. Savaş beklentisi, siyasal çalkantı gibi haberler hemen dalgalanmalara neden olur.
Turkish - English dictionary

borsacı

(Turkish - English dictionary) :
speculator.
Dictionary of Economics

BORSADA DEPORT

(Dictionary of Economics) :
Bu tür borsa alımlarında, bir süre sonra düşük fiyattan tekrar geri verme şartı vardır. Spekülatörler fiyatının düşeceğini bekledikleri senetleri vadeli olarak satmaya başlarlar. İleride vadesi geldiğinde, ucuz fiyattan alıp vermeyi hesaplamaktadırlar. Ancak vadesi geldiğinde taahhüde girdikleri senedi piyasada bulamazlarsa, sözlerini yerine getirebilmek için deporta baºvururlar, yani o senetten vereceklere daha sonra eksik fiyattan geri vereceklerini belirtirler.
Turkish - German Dictionary

borsada oynamak

(Turkish - German Dictionary) :
spekulieren.