bütün


Results for "bütün"

Turkish - Turkish dictionary

DİNİBÜTÜN

(Turkish - Turkish dictionary) :
b. s. Dindar.
Ottoman - Turkish Dictionary

BUTUN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Batn. C.) Batınlar, karınlar, kucaklar. * Nesiller, soylar.
Ottoman - Turkish Dictionary

BÜTUN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Batn. C.) Batınlar, karınlar, kucaklar. * Soylar, nesiller.
Philosophical Dictionary

Bütünlük.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Külliyet, Fr. Totalite, Al. Totalitaet, İng. Totality, İt. Totalita). Parçaları birbirlerine bağlı olan birlik... alman düşünürü Immanuel Kant'ın teklikle çokluğun bireşimi, ruhbilimci Paulhan'ın ruhsal öğelerin çağrışımlarla toplaşması saydığı bütünlük, eytişimsel anlayışta evrensel bağlantı (Os. Cihanşümul irtibat, Fr. Connexion generale) olarak tanımlanır. Evren, parçaları çeşitli biçimlerde birbirine bağlı olan bir bütündür. Örneğin bir elma, elma ağacının değil, bütün bir doğanın ürünüdür. Evrensel bağımlılık, insan bilincinden bağımsız ve nesnel bir bağımlılıktır. özdeğin birliğini dilegetiren bu bütünlük anlayışı, karşılıklı etkileri içinde bilim-felsefe bütünlüğünü de gerektirmiştir. bkz. Eytişimsel Özdekçilik, Marksçılık.
Sociological Dictionary

BÜTÜN GÖRÜŞ [İng. Wholism]:

(Sociological Dictionary) :
Topluma işleyen bir bütün, dönem bir çark anlayışı ile yaklaşarak, parça ve parçalar ile bütün arasındaki ilişkinin gözününde tutulmasını savunan görüştür. Aileyi toplumla, ferdi içinde bulunduğu sosyal grupla açıklamak gerekir. Bütüncü görüş sayesinde farklı sosyal bilimlerde tahlil ve değerlendirmelerde yanılma payı azaltılmış olur. Bütünü değerlendirdikten sonra parçalara inmek (Sezal, i. 1981, Goodman, N. 1992) ve parçalarla bütün arasında ilişkiler kurmak ilmî bir ihtiyaçtır.