celse


Results for "celse"

Ottoman - Turkish Dictionary

CELSE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tâtile kadar olan müzakere müddeti. * Bir def'a akd-i meclis etmek. Oturuş, bir def'a oturmak. * Fık: İki secde arasında bir def'a $ diyecek kadar oturmak.
Islamic Glossary

CELSE

(Islamic Glossary) :
Namazda iki secde arasında hareketsiz bir miktâr oturma. (Bkz. Ta'dil-i Erkân)Rükûda ve secdelerde ve kavmede (rükûdan kalkıp ayakta dururken) ve celsede bedentumânînet (hareketsizlik) bulduktan sonra biraz durmalıdır ki, Hanefî âlimlerinin çoğu bunavâcib demiştir. İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Şâfiî ve Mâlik ise farz demiştir. Bâzı Hanefîâlimleri de sünnet demişlerdir. Müslümanların çoğu bunu yapmıyor. Bu bir ameli yapana vemeydana çıkarana, Allah yolunda harb edip canını veren yüz şehid sevâbından çok sevapverilir. (İmâm-ı Rabbânî)
Turkish - English dictionary

celse

(Turkish - English dictionary) :
1. session. 2. law hearing, sitting (of the court). yi açmak to open a session or a sitting. yi kapamak to close or adjourn a session or a sitting (which has reached the end of its life or completed all of its business). yi tatil etmek to recess or adjourn a session or a sitting temporarily (e.g. for lunch).
Ottoman - Turkish Dictionary

CELSE-İ ALENİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Açık oturum.
Islamic Glossary

Celse-i Hafîfe

(Islamic Glossary) :
İkinci secdeyi yapıp kıyâma kalkmadan önce olan kısa oturma.Şâfiî mezhebinde Celse-i hafîfe sünnettir. (İbn-i Hacer)