cena
CENÂBET
(Islamic Glossary) :
Cünüplük. Gusül (boy abdesti) almayı gerektiren durum. (Bkz. Cünüb)Soğuk, sıcak dedin abdest almadın,Dünyâya daldın, namaz kılmadın.Cenâbet gezip gusül etmedin,Derse Allah, sen ne cevap verirsin?(M. Sıddîk bin Saîd)
CENÂZE
(Islamic Glossary) :
Ölü.Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır. Kızını evlendirmek, borcunuödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, bir günâh işleyince derhaltövbe etmek. (Hadîs-i şerîf-Eşi'at-ül-Lemeât)Cenâzeyi kırk adım taşıyanın kırk büyük günâhı affolur. (Hadîs-işerîf-Künûz-üd-Dekâik)Cenâzeye ve cenâze çıkan yere siyah örtü örtmek ve siyah giyinmek câiz değildir. (KâdıHindî)
ZÜLCENÂHAYN
(Islamic Glossary) :
"İki kanatlı" mânâsına hem ilim hem de mârifette (tasavvufta) yüksek dereceye ulaşmış olanâlimlere verilen lakab (isim).Mürşid-i kâmiller, ictihâd derecesinde yüksek âlim oldukları için, hem zâhirî ilimlerde vehem de tasavvufta derin ilim sâhibidirler, yâni zülcenâhayndırlar. (İmâm-ı Rabbânî)
mercenary
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. kâr gözeten, çıkarcı, paragöz. 2. (yabancı orduda hizmet eden) paralı (asker). i. (yabancı orduda hizmet eden) paralı asker.
scenario
(English - Turkish Dictionary) :
i. senaryo.