do


Results for "do"

Philosophical Dictionary

Doğaüstücülük.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mafevkattabiiye, Fr. Subernaturalisme, supranaturalisme, surnaturalisme). Doğa dışı olaylara inanç öğretisi... Ruhçu dinlerin tümü, sihircilik ve büyücülük, aklın ancak Tanrısal vahiyle tamamlandığını savunan Reinhard ve Planche öğretileri doğaüstücüdürler. bkz. Metafizik, Din, Teürji, Ruh Çağırıcılık, Bağı.
Philosophical Dictionary

Doğmatizm.

(Philosophical Dictionary) :
bkz. İnakçılık.
Philosophical Dictionary

Doğrulum.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Devriyet, Fr. Tropisme). Maddelerin gerektiği yöne doğrulmaları... Dünya dönmektedir (geotropizm). Bir mitki, ışığı bulmak için bir kayayı delebilir. Gündöndü bitkileri, sabahtan akşama kadar ışıkla birlikte dönerler. Kimi böcekler yüzlerini rüzgâra çevirirler. Kökler toprağa, gövde ve dallar ışığa doğrulurlar. Maddelerdeki, gereğine göre, bu doğrulma eğilimi doğrulumu gerçekleştirir. Maddelerdeki doğrulma gücü, kaşı konulamaz bir güçtür.
Philosophical Dictionary

Doğuştancılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Fıtriye, vehbiye, Fr. Inneisme, nativisme). Bilginin doğuştan gelen kavramlarla oluştuğunu ileri süren öğreti... Doğuştancılık, doğuştan bilgi yoktur diyen öerneğin John Locke öğretisine karşıt bir öğretidir. Locke'a göre insan, doğduğu zaman akıl kâğıdı bomboştur, bu kâğıt giderek duyuların getirdikleriyle dolar, aptallarla bilgisizlerin kâğıtları da ömürleri boyunca boş kalır. Bu düşünceye karşıt olarak, örneğin Sokrates doğuştancıdır, çünkü erdemin insan denilen varlıkta doğuşundan beri saklı bulunduğunu ve ancak eğitimle meydana çıkarılabeleceğini savunur. Kant da bu anlamda doğuştancıdır, çünkü usta dışarıdan verilmeyen ussal kalıplar (kategoriler) bulunduğunu ve duyularımızla gelenlerin bu kalıplara dökülmeden bilgi haline gelemeyeceğini ileri sürer... Bu anlamda Platon, Descartes ve Spencer de kdoğuştancıdırlar... Örneğin, ruhbilimde, duygu ve düşüncelerin yavaş yavaş oluştuğunu ileri süren jenetik görüşe (Fr. Theorie genetique) karşı, nativist görüş, duygu ve düşencelerin doğuştan ve araçsız olarak meydana geldiklerini savunur. bkz. Dekartçılık, Platonculuk, Tabula Rasa, Duyumculuk, Sokratesçilik.
Philosophical Dictionary

Dolayım.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tavassut, Fr. Mediation, İng. Mediation). Bir şeyi başka bir şeyin aracılığıyle tanımlama... Araçlı'yla araçsız'ın ilişkisini ve bağımlılığını dilegetiren dolayım deyimi Hegel felsefenin temel kavramlarından biridir. Hegel diyalektiğine göre bir şey, tek başına hiç bir şeydir; ancak belli bir ilişkisi ya da bütün ilişkileri içinde somut bir gerçeklik kazanır. Çağdaş idealist felsefeler bu kavramı da, çığu temel kavramlar gibi, gerçek anlamından saptırmaya çalışmışlardır. Örneğin, varoluşçu Fransız düşünürü Jean-Paul Sartre'a (1905) göre bilgi ve düşüncenin ilerleyişi, dolayımlara (medyasyon) dayanarak gerçekleşir. Somut insanı kavrayabilmek için onun içinde yaşadığı toplumu ve sınıfı göz önünde tutmak yetmez. Somut insanı belirleyen, ekonomik koşulların dışında, daha birçok şeyler vardır. Örneğin, insanın çocukluğu ve bu çocukluğun içinde oluştuğu aile çevresi insanın belirlenişinde önemli etkenlerdir. Bunlar öyle dolayımlardır ki, durulup ayrıca ve özellikle incelenmeden gelişme süreci kavranamaz. Sartre'a göre Marksizm bu dolayımlar hiyerarşisinden yoksundur. bkz. Somut, Hegelcilik, Eytişimsel Özdekçilik.