dış


Results for "dış"

Kurdish - Turkish dictionary

diş

(Kurdish - Turkish dictionary) :
baldız.
Turkish - Turkish dictionary

DIŞ

(Turkish - Turkish dictionary) :
is. 1. Bir şeyin sınırları içinde bulunmayan yer. 2. İçe değil de çevreye bakan yüzey.
Dream Dictionary of Phrase

DİŞ

(Dream Dictionary of Phrase) :
Kişinin ev halkına ve akrabalarına delalet eder İst dişler baba tarafından, alt dişler anne tarafından akrabalara; İst çenedeki iki ön diş baba ve amcaya; alt çenedeki iki ön diş kendi çocuklarına, Bu dişlerde görülen çürüme ve düşme yahut kırılma, dişinn temsil ettiği yakının başına gelecek sıkıntı, hastalık, uzağa gitme yahut vefatınaa; bu dişlerde görülen güzellik, temsil ettiği akrabanın durumunun iyiliğine veya onu mutlu edecek bir duruma, Diş oynaması hastalığa, Diş kiri yahut kokusu kötü şöhreteve sünnete uymamaya, Diş parlaklığı ve güzel kokması güzel övgüye, sünnete uyarak mutlu yaşamaya, Dişlerde görülen düzensizlik, ev halkındaki uyumsuzluğa, Fazla diş akrabadan görülecek iyiliğe, Küçük diş güzelliğe, büyük diş müjde yahut korkutmaya, Kadının dişinin kucağına düşmesi salimen doğum yapmasına, hamile değilse ele geçecek dünyalığa, Diş ağrısı aile bireyleri yahut akrabadan gelecek sıkıntıya, Gümüş diş asalet ve güzel ahlaka, altın diş kadın için kız çocuğuna yahut mutululuğa, odun. taş vs.den yapılmış diş faydasız akraba ve boş gayretlere, Ağrıyan dişe ilaç sürmek yahut onu çektirmek gam ve kederden kurulmaya, Ağzında tek diş kaldığını görmek ömrünün bir yıl sonra biteceğine, Diş bazen yıllara, Efendimizin güzel söz ve davranışlarına; Diş kamaşması aile fertlerinden kaynaklanacak geçici sıkıntıya, Dişlerinin tamamen düştüğünü görmek bütün akrabalarından daha çok yaşamaya, Diş düşmesi borçlunun borcunu ödemesine, Düşen yahut çıkan dişi gömmek yahut bir şeye sararak saklamak akrabadan yahut a
Turkish - English dictionary

dış

(Turkish - English dictionary) :
1. outside, exterior. 2. outer appearance; outer covering. 3. external, outer. 4. foreign. 5. geom. circumscribed. ında /ın/ outside (of). açı geom. exterior angle. borç foreign loans. çevre psych. external environment. dünya/âlem external world. ı eli yakar, içi beni (yakar).colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible.ı hayhaylı, içi vayvaylı.colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible. ı kalaylı, içi alaylı. colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible. gebelik ectopic pregnancy. gezegen superior planet. haberler foreign news. hat 1. telecommunications external line. 2. telecommunications, transportation international line. ında kalmak /ın/ to stay out of. kapak (outer) cover (of a book). kapının dış mandalı a very distant relative. lastik auto. tire, casing. pazar foreign market. ticaret foreign trade. a vurmak /ı/ to show, manifest.
Turkish - English dictionary

diş

(Turkish - English dictionary) :
1. tooth. 2. tusk. 3. tooth (of a saw, comb). 4. cog (of a wheel). 5. ward (of a key). 6. thread (of a screw). 7. clove (of a garlic). 8. head (of cloves). 9. slang dope, hashish. açmak /a/ to thread, cut threads (in/on). ağrısı toothache. ten artırmak to economize on food. bakımı dental care. bilemek /a/ to watch for a chance to take revenge (on). çekmek to extract a tooth. çıkarmak to cut a tooth. çukuru socket of a tooth. çürüğü dent. cavity. ine değmemek (for food) to be very little. diş having many teeth or cogs; serrated. e dokunur worthwhile. leri dökülmek to lose one´s teeth through age. düzeltimi orthodontics. fırçası toothbrush. geçirememek /a/ to be unable to order (someone) around. geçirmek /a/ to be able to influence (a powerful person). i gıcırdamak to have a strong desire for something. gıcırdatmak to gnash one´s teeth, show one´s anger. ine göre within one´s power, within the range of what one can handle. göstermek /a/ to threaten. hekimi dentist. hekimliği dentistry. kamaştırmak to set one´s teeth on edge. kapanımı dental occlusion. kemiği anat. dentine. kırmak slang to doctor a cigarette. kirası 1. hist. presents or money given to guests after a meal in Ramazan. 2. a side benefit (in addition to one´s wages). inin kovuğuna bile gitmemek/dişinin kovuğunu doldurmamak (for food) not to be enough to satisfy one. kökü root of a tooth. macunu toothpaste. oluşumu odontogeny. ini sıkmak to grit one´s teeth and bear it. siniri dental nerve. ini sökmek /ın/ to render (a person) harmless. tabibi dentist. taktırmak to be fitted out with false teeth. inden tırnağından artırmak to scrimp and save. ini tırnağına takmak 1. to try everything, try every means, try every way. 2. to work in spite of great difficulties. tozu tooth powder. yuvası tooth socket, alveolus.