Toggle navigation
Əlaqə
Azerice
Türkçe
İngilis
Alman
Fransız
İspan
İtalyan
Azerice
İçinde geçer
İçinde geçer
Aynen
İle başlar
İle biter
Sözlük
Ara..
Sözlük
×
Türkçe - Fransız lüğət
Fransız - Türkçe Sözlük
Türkçe - Alman Lüğət
Alman - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspan lüğət
İspan - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kurdish lüğət
Kurdish - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilis lüğət
İngilis - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyan - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biologiya lüğəti
Fəlsəfə Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
piskoloji Sözlüğü
Sosiologiya Sözlüğü
İqtisadiyyat Sözlüğü
Tibb və Hematologiya Sözlüğü
Ekologiya Lüğəti
adlar Sözlüğü
Dənizçilik Sözlüğü
Meteorologiya Sözlüğü
Avtomobil Sənaye Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terminlər Lüğəti
Kompüter, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
bitkilər Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
fırsat
"fırsat" Kelimesi için arama sonuçları
FIRSAT MALİYETİ
(İqtisadiyyat Sözlüğü) :
Bir malın üretimini bir birim aratırmak için başka bir maldan vazgeçilmesi gereken mal miktarıdır. Bellirli bir üretim bileşimi ile yılda 100.000 ton çimento üretmek için bir fabrika kurulduğunu düşünelim. Aynı fatör bileşimi ile 300.000 ton taşkömürü elde edilebilecekse çimento fabrikasının fırsat maliyetinin ölçüsü, o şeyin başka bir fırsatın elde edilmesinde kullanılması durumunda elde edilebilecek değerdir.
FIRSAT MALİYETİ
(İqtisadiyyat Sözlüğü) :
Üretim unsurlarının bazı işlerde kullanılmasından dolayı, kaçırılan fırsatların oluşturacağı maliyettir.
fırsat
(Türkçe - İngilis lüğət) :
,-tı opportunity, chance; occasion. aramak to look for a chance, seek an opportunity. beklemek to wait for an opportunity. bilmek /ı/ to take advantage of (the circumstances). bu fırsat. This is my/your/his golden opportunity. bulmak to find an opportunity. düşkünü (one) awaiting an opportunity to do someone evil. düşmek to have an opportunity open up. ını düşürmek to find a way. ı ganimet bilmek/saymak to seize the opportunity. gözlemek to be on the lookout for an opportunity. her vakit ele geçmez. proverb Opportunity only knocks once. tan istifade taking advantage of an opportunity. ı kaçırmak to miss the opportunity. ı kaçırmamak to take advantage of the opportunity. kollamak to be on the lookout for an opportunity. vermek /a/ to give (someone) an opportunity. yoksulu one who would do evil if he had a chance.
fırsatçı
(Türkçe - İngilis lüğət) :
opportunist.
fırsatçılık
(Türkçe - İngilis lüğət) :
opportunism.
««
«
1
2
3
4
»
»»
Hidden div
Son Axtarılan Sözlər
şömizye
MÜSTEGİS
bingeh
enthalten
vakit harcamak
fırsat
UNFUVAN
kurşun
ticaret
boşaltma
SÜLÜK
semantic
Çox Axtarılan Sözlər
ılık (109538k)
çüş (76943k)
açık (62863k)
İNDÎ (50809k)
HÂDİS (43934k)
çatı (43101k)
balık (42579k)
hasır (38259k)
naşî (35374k)
ırmak (35280k)
necesen (34764k)
credit an amount to s.o.´s account (33812k)
Tüm sözlüklerde ara
Türkçe - Fransız lüğət
Fransız - Türkçe Sözlük
Türkçe - Alman Lüğət
Alman - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspan lüğət
İspan - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kurdish lüğət
Kurdish - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilis lüğət
İngilis - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyan - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biologiya lüğəti
Fəlsəfə Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
piskoloji Sözlüğü
Sosiologiya Sözlüğü
İqtisadiyyat Sözlüğü
Tibb və Hematologiya Sözlüğü
Ekologiya Lüğəti
adlar Sözlüğü
Dənizçilik Sözlüğü
Meteorologiya Sözlüğü
Avtomobil Sənaye Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terminlər Lüğəti
Kompüter, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
bitkilər Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
Tüm sözlüklerde ara