felsefe


Results for "felsefe"

Philosophical Dictionary

Türk Felsefesi.

(Philosophical Dictionary) :
Eski Türklerin düşünsel yaşamı, başka uluslarınki gibi, dinsel alanda başlar. İ.Ö. XXIV. yüzyıldan beri Orta Asya denilen ve güneyde Pamir-Hindikuş dağları, kuzeyde Sibirya ormanları, batıda Hazar denizi, doğuda Çin'le sınırlanmış geniş yaylada otururlardı. İlk dinleri, kalıntıları günümüzde de görülen Şamanlık'tı (Şamanizm). Şaman, Sanskritçe sramana sözcüğünden Tunguzcaya geçmiş olup dilenci din adamı anlamındadır. Sözcük Türkçede kam olarak kullanılmıştır. Şamanlık dini, büyücülüğe ve ruhların yaşadıına inanmayı gerektirir. Kam'ın bu ruhlarla ilişkisi olduğuna inanılır. Bu yüzden kam çok etkilidir ve dilediği büyüyü yapabilir. Şamanlık, aydınlık gökle karanlık yeraltı ikiciliğine dayanır. Gök on yedi, yeraltı dokuz katlıdır. Bütün bunları yaratan tanrı (ülgen adlı göktanrı) göğün en üst katında oturur. Gök, iyilerin gittikleri cennet; yeraltı, kötülerin gittikleri cehennemdir. Yeryüzünde de insanlarla birlikte yersu adlı iyilikçi ruhlar oturmaktadırlar. Şamanlığın, ilk biçiminde, büyücülükle karşılık bir totemcilikten ibaret bulunduğu ve onu Türklerin geliştirdikleri sanılmaktadır. Bununla beraber Türkler Budizm, Mazdeizm, Manişeizm, Nasturîlik, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi daha birçok dinleri denemişler, sonunda Müslümanlıkta karar kılmışlardır. Türklerin asıl düşünsel yaşamları da İslâm kültürü içinde başlamıştır. İslâm felsefesinin büyük kurucuları Farabî ve İbni Sina, bu felsefeyi işrakî yolda geliştiren Şehabeddin Suhreverdî Türktürler. İslâm gizemciliği disiplini içinde de Mevlânâ CElâleddin, Hacı Bayram, Hacı Bektaş ve özellikle Simavnalı Şeyh Bedreddin gibi büyük Türk düşünürleri yetişmiştir. Bunların dışında din felsefesi, gizemcilik felsefesi, huluk ve siyaset felsefesi, törebilim v etoplumbilim alanlarında çalışmış Türk düşünürleri şöyle sıralanabilir: Kınalızade Ali, Molla Hasan-ül-Kâfî, Lütfi Paşa, Koca Şekbanbaşı, Mehmet Nahifî Efendi, Mustafa Paşa, Eşref-i Rumî, Âşık Paşa, Hacı Hüseyin oğlu Musa, Eşref oğlu Abdullah, Birgivî Mehmet, Koca Nişancı Mustafa Paşa, Durmuş oğlu Abdullatif, Bitlisli İdris oğlu Defterdar Mehmet, Hasan Canlardan Abdülaziz, Sururî Çelebi, Taşköprülü zade Ahmet, Nihalî, Pertevî, Nerkisî, İbni Melekzade Mehmet, Muhyî, İbni Firuz Mehmet, Lâmiî Çelebi, Cemalüddin Mehmet Aksarayî, Şemsüddin Sivasî, Azmî, Osman zade Ahmet Taip, Tosyalı Küçük Mustafa, Nureddin zade Muslihüddin, Nasuh Nevalî, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Bursalı İsmail Hakkı, Ziya Gökalp... (Farabî, İbni Sina, Şehabeddin Suhreverdî ve Mevlânâ Celâleddin için bkz. İslâm Felsefesi, Işıkçılık, Mevlevîlik)... Büyük Türk özdekçisi Şeyh Bedreddin'e (1317-1420) göre tanrı dünyayı yaratmış ve insanlara vermiştir, dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. İnsanlar eşit olarak yaratılmışlardır, birinin mal toplayıp öbürünün aç kalması tanrının amacına aykırıdır. Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin, çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizindir. Ruhlar, özdeklerde (maddelerde) bulunan güçlerden ibarettir. İnsanı iyiliğe de kötülüğe de kendi gücü sürükler, bizler iyilik gücümüze melek ve kötülük gücümüze şeytan deri. Bu güçler sadece insanlarda değil, bütün cisimlerde vardır. Örneğin bir yağmur tanesi bir neden ve güçle oluşur. Kıyamet belirtileri boşuna beklenmektedir, kıyametin kopacağı yoktur. Vücut zerrelerinin bir kaz dağıldıktan sonra bir daha bir araya gelmeleri ve cesetlerin dirilmesi imkânsızdır. Her güzel şey, cennet, her kötü şey cehennemdir, dünyada olup bitenlerde başka ne cennet vardır ne de cehennem. Kutsal kitaplarda sözü edilen cennet ve cehennem "hayal âleminde tahakkuk etmiştir". Bütün namazlar, niyazlar ve ibadetler insanın içini arıtmak içindir. Gerçek ibadetin sınırı, koşulu, biçimi yoktur. Kaldı ki ayrılıklar din adamlarının işleri karşıtırmasından doğmuştur, bunlar ortadan kaldırılırsa bütün dinler bir olur. Bütün insanlar aynı tanrının kuludurlar ve kardeştirler. Birbirlerini sevenler ve sayanlar, hiç bir din farkı gözetmeksizin, her zaman birleşebilirler. Hükümet seçimle kurulmalıdır. Ulus tam bir özgürlük içinde oyunu kullanabilmelidir. Zorbalığa boyun eğilmemelidir... Toplumbilimci Ziya Gökalp (1876-1924), Tanzimat adı verilen yenileşme çabasından beri tartışılan çeşitli düşünce akımlarını, "Türk ulusundanım, İslâm ümmetindenim, Batı uygarlığındanım" formülüyle birleştirmiş ve özellikle Osmanlı ümmetçiliği içinde yitirilmiş bulunan ulusçuluğa yeni bir yön vermiştir. Kültürün halka yönelmesi, dinle devlet işlerinin ayrılması (layiklik), Doğu bilimlerinin yerini Batı bilimlerine bırakması, kadınlarla erkeklerin hukuk bakımından eşit olması, Türk tarihinin toplumbilimsel v enesnel bir yöntemle incelenmesi, Türk tarihinin Orta Asya'daki ilk imparatorluklardan başlatılması gibi yeni düşünceler savunmuştur. Ziya Gökalp'ın önemi, yeni Türkiye Cumhuriyetinin düşünsel temellerini hazırlamış olmasındandır... Nasıl çeşitli Batı uluslarının düşünürleri Hıristiyan felsefesi disiplini içinde belirmişlerse Türk düşünürleri de İslâm felsefesi disiplini içinde belirmişlerdir. Bu disiplin dışında kalan ilk Türk düşünürü Ziya Gökalp'tır.
Philosophical Dictionary

Uyumsuzluk Felsefesi.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Abesçilik, Fr. Philosophie de l$absurde). Fransız yazarı Albert Camus'nün insanın dünyadaki yabancılığını ileri süren veraloşçu idealist öğretisi... bkz. Saçma, Varoluşçuluk, Usaaykırılık.
Philosophical Dictionary

Üçüncü Felsefe.

(Philosophical Dictionary) :
Felsefe biliminin bütün öğretileri iki kampa ayrılabilir: Özdekçi olanlar, ruhçu olanlar... Bu iki ana doğrultunun ortasında kurulmaya çalışılan üçüncü bir doğrultu üçüncü felsefe adıyle anılır ki çeşitli adlar altında belirmesine rağmen ayırıcı niteliği bilinemezcilik'tir (agnostisizm). Bu üçüncü yolu açanların başında İskoçyalı düşünür David Hume'la (1711-1776) Alman düşünürü Immanuel Kant (1724-1804) gelmektedir. Daha sonra Fransız düşünürü Auguste Comte (1798-1857) olguculuğuyle (pozitivizm), Danimarkalı düşünür Soeren Kirkegaard (1813-1855) ve izdeşlerinin varoluşçuluklarıyle (egzistansiyalizm) ve Amerikalı düşünür William James'in (1842-1910) uygulayıcılığıyle (pragmatizm) katıldıkları bu üçüncü felsefeye göre saedcve görünüş bilinebilir, gerçek asla bilinemez. Örneğin Home'a göre dış evrenin varlıı bir görüntüden başka bir şey değildir. James'e göre insanlar bir kitaplıktaki kedilerden farksızdır, görür ve duyarlar ama hiç bir şey anlayamazlar. Kant'a göre sırlarla dolu bir evrende bir düşün düşünü görmekteyiz, gerçekte bildiğimiz hiç bir şey yoktur, bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır, o olaylar ki bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur. Varoluşçu Martin Heidegger'e göre dünya ancak içinde insan var oldukça vardır, içinde insan yoksa dünya da yoktur. Varoluşçu Jaspers'e göre felsefe yapmak ölmesini öğrenmektir... Bütün bu bilinemezci üçüncü felsefe öğretileri "kendilerini taraf3sız ve bilimsel bir kuytuda gizlerler". Özdekçi göründükleri halde katıksız idealisttirler. Çünkü nesnel gerçekliği bilemeyeceğimizi söylemekle bu gerçekliğin ancak bize göre ve bu bakımdan da bilincimizde var olabileceğini söylemek arasında hiç bir fark yoktur. "Bilinemezciyi biraz deşin, altından idealist çıkar". Bundan başka, kendiliğinden şey'i bilemeyceğimizi savunarak ancak bize göre olan şey'i bilebileceğimizi ileri sürmekle tekbenciliğe (solipsizm) varmaktadırlar. Bu öğretilerin hiç biri, ileri sürdükleri savların zorunlu sonucu olan "gerçek ben'im ve benim dışımda hiç bir gerçeklik yoktur" saçmasından kendilerini kurtaramazlar. Hepsinin üstünde de bilinemezci öğretiler bilime karşı güvensizilği doğurmakla insanlığın gelişmesine köstek olmaktadırlar. Nesnel gerçekliğin varlığı tartışılamayacak kadar açıktır, insan ayağı değmemiş bölgelerde yaşayan bir dünya vardır ve "pastanın kanıtı, yenmesidir". Bilinemezci öğretilere utangaç özdekçiler adı verilmiştir. bkz. Olguculuk, Eleştiricilik, bilinemezcilik, Uygulayıcılık, Varoluşçuluk, Ampirio-Kritisizm, Saçma, Uyumsuzluk Felsefesi.
Philosophical Dictionary

Yahudi Felsefesi.

(Philosophical Dictionary) :
Yahudi felsefesi (Judaizm) üç bin yıl dinsel karakterini sürdürmüştür. Eski Ahit adlı dinsel yapıtlarda toplanan bu felsefe, Musa dinin temel kuralların kaphsar. Bu dinsel felsefenin yanında da gizemsel felsefe Kabala gelmiştir (bkz. Yahudilik, Kabala). Davut ve Süleyman (Davit, Salamon) törebilim alanında değerli yapıtlar bırakmış olan düşünür ve sanatçı krallardır. on büyük kitaptan ibaret olan Talmut da Yahudi gizemciliğini kapsar. Kabala ve Talmut'un ilk dıvılcımları Sirachlı İsa (İ.Ö. 200) ve Yahudi Filon'da (İ.Ö. 25-İ.S. 50) sezilir. Bu gizemcilik, Hollandalı Yahudi düşünür Spinoza'nın şu sözüyle özetlenebilir: "İnsanın tanrıya sevgisiyle insanın insana sevgisi bir ve aynı şeydir"... X. yüzyıldan sonra, çoğu dinsel temelden yola çıkan, birçok Yahudi düşünürü yetişmiştir. Bunların en ünlüleri Saadia (892-942), Davit ibn Mervan (1021-1058), Salomon ibn Cebirol (ölm. 937), Yahya ibn Pakuda (ölm. 1050), Abraham Bar Hıyya (1065-1136), Juda Halevi (1080-1140), Juda ben Samuel (XII. yy.), Berachyah (XIII. yy.), Hasdai Crescas (1340-1410), Joseph albo (1380-1445), Juda Abravanel (1460-1530), Joseph Salomon Delmedigo'dur (1591-1655). Bunlardan başka Arap kültürü disiplini içinde birçok Aristotelesçi Yahudi düşünürü yetişmiş ve ünlü Arap düşünürleriyle birlikte Batının düşünsel uyanışında büyük yardımları olmuştur. Bunların en ünlüleri Kurtubalı Musa bin Meymun (1135-1204), levi bin Gerson (1288-1344), İbni Tibbon, Narbonlu Moise, Jadaia Penini, Joseph ibni Caspi'dir. XVII. yüzyıldan sonra dinden bağımsız felsefede de Moise Hayim Luzatto (1707-1747), Baal Shem-Tov (1700-1760), Uriel Acosta (1590-1647), Menaseh ben İsrael (1604-1657) önemli sayılan düünürlerdir. Yahudi felsefesinin son temsilcileri arasında da Moise Mendelssohn (1729-1786), Salomon Maymon (1753-1800), Moise Hess (1812-1875), Hermann Cohen (1842-1918), Asher Ginzberg (1856-1927), Martin Buber (1878- ) en ünlüleridir. Bütün bu düşünürler, çeşitli kültür çevrelerinde yetişmiş olmalarına karşın Yahudi kültürüne bağlı kalanlardır. oysa yabancı kültürlere bağlanmış pek çok ünlü Yahudi düünürü vardır ve bunların en önemlileri de Spinoza (1632-1677) ve Karl Marx'tır (1818-1883).
Philosophical Dictionary

Yunan Felsefesi.

(Philosophical Dictionary) :
Yunan felsefesi deyiminden felsefenin kaynağı olan antik çağ felsefesi anlaşılır. Antik çağ Yunan felsefesi, klasik sıralamaya göre İ.Ö. 600 yıllarında ilk düşünür sayılan Thales'le başlar ve İ.S. 529 yılında politeist Yeni Platonculuğun son sığınağı olan Atina okulunun Roma İmpyaratoru Justinianus'un buyruğuyle kapatılmasıyle son bulur. Atina okulunun son yöneticileri sırasıyle şunlardır: Proklos, Neapolis'li Marinos, İskenderiye'li İsidoros, Zenodotos ve Şam'lı Damaskios... Okul, Damaskios'un zamanında kapatılmıştır. Ünlü Sicilya'lı Simplikos da Damaskios'un öğrencisi ve sürgün arkadaşıydı. Aristoteles'e göre ilk filozof, İ.Ö. X. yüzyılda yaşadığı sanılan Homeros'tur. Homeros'un destanlarında olup bitenlerin anlamı üstüne bir araştırma sonunda tektanrıcılığa doğru bir eğilim ve ilknedenin ne olduğu yolunda merak sezilmektedir. Örneğin Homeros, "Tanrıların babası ve anası Okeonos'tur" der. Thales, ilknedenin su olduğu yolundaki kanısını buradan esinlemiş olmalıdır. Homeros'tan sonra, Aristoteles'in deyimince ilk teologlar gelmektedir, bunların başında da İ.Ö. 700 yıllarında yaşayan Askar'lı Hesiodos vardır. Hesiodos'un Teogonia adlı yapıtı tanrıların ve dolayısıyle dünyanın nasıl meydana geldiğini anlatmaktadır. hesioodos'tan sonra Siroz'lu Ferekides'in Teologia'sı ve lindos'lu Kleobulos, Atina'lı Solon, Isparta'lı Khilon, Lesbos'lu Pittakos, Pirene'li Bias, Korintos'lu Periandros ve Miet'li Thales (ilk filozof) adlmarını taşıyan yedi bilgenin sözleri gelmektedir. Antik çağ Yunan felsefesi, görüldüğü gibi, tarihin pek uzun bir süresini kaplamaktadır. bkz. Aristoculuk, Sokratesçilik, Platonculuk, Herakleitosçuluk, pitagorasçılık, Pironculuk, Bilgicilik Akımı, Yedi Bilge, didişimcilik, Milet Okulu, Elea Okulu, İyonyalılar, Sokratesçi Okullar, Tropos Öğretisi.