günah

"günah" Kelimesi için arama sonuçları

İslami Terminlər Lüğəti

Günâh-ı Kebîre

 (İslami Terminlər Lüğəti) :
Büyük günah.Günâh-ı kebîreye devâm, küfre yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)H
 İslami Terminlər Lüğəti

Günâh-ı Sagîre

 (İslami Terminlər Lüğəti) :
Küçük günah. (Bkz. Küçük Günah)Günah-ı sagîreye devâm, büyük günâha yol açar. (İmâm-ı Rabbânî)
 İslami Terminlər Lüğəti

KÜÇÜK GÜNAH

 (İslami Terminlər Lüğəti) :
Fitne çıkarmak, adam öldürmek, zinâ etmek gibi büyük günahlara göre daha küçük sayılangünahlar, yasaklar, mekrûhlar. (Bkz. Sağîre)Tahrîmen (harama yakın) mekrûh işlemek küçük günahtır. Küçük günâha devâm etmek,büyük günah olur. (İbn-i Nüceym)Küçük günâhı işlemekte ısrar etmek büyük günâhtır. (Muhammed İznikî)Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bir zerrecik (çok az) bir günâhtankaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir." Günâhların hepsi,Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Fakat bâzısı, bâzısın a göre küçükgörünür. Günâhlardan kaçınmak ise herkese farzdır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)Haramları, büyük günâh ve küçük günâh diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günâhlardanda, büyük günâh gibi kaçınmak, hiçbir günâhı küçümsememek gerekir. Çünkü Allahü teâlâintikam alıcıdır. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazâbını, düşmanl ığını günâhlariçinde gizlemiştir. Küçük sanılan bir günâh, intikâmına, gadabına sebeb olabilir. (MuhammedRebhâmî)
 Türkçe - İngilis lüğət

bigünah

 (Türkçe - İngilis lüğət) :
sinless, innocent; blameless, irreproachable.
 Türkçe - İngilis lüğət

günah

 (Türkçe - İngilis lüğət) :
1. sin. 2. crime, shame, sin. 3. blame, fault. ını almak/ına girmek /ın/ to accuse (someone) wrongly. benden gitti. You can either ignore my advice or follow it; but if you ignore it, don´t blame me if anything goes wrong. ı/vebali boynuna. colloq. On his/her/your head be it!/ The responsibility is his/hers/yours! ını çekmek /ın/ to suffer for (another´s) sins. çıkarmak 1. to confess one´s sins (to a priest). 2. to confess one´s faults. ına değmemek not to be worth the candle, not to be worth the trouble or effort. a girmek/ işlemek to sin, commit a sin. ı kadar sevmemek /ı/ to hate (someone) like poison. keçisi scapegoat. olmak (for something) to be sinful, be wicked, be reprehensible. a sokmak /ı/ 1. to make (someone) sin. 2. to push (someone) into wrongdoing, drive (someone) to sin. ını vermez. colloq. He is very stingy.
Çox Axtarılan Sözlər Turkish - French Dict. ılık (241285k) Turkish - Germany Dict. çüş (108756k) Turkish - French Dict. açık (92335k) Turkish - French Dict. ırmak (85970k) Turkish - Turkish Dict. İNDÎ (80352k) Turkish - Germany Dict. ılım (73100k) Kurdish - Turkish Dict. naşî (70439k) Kurdish - Turkish Dict. rêsî (68161k) Turkish - French Dict. çatı (66788k) Turkish - Turkish Dict. HÂDİS (64410k) Turkish - French Dict. balık (63077k) Turkish - Germany Dict. hasır (62356k)

Notice: file_put_contents(): write of 29 bytes failed with errno=28 No space left on device in Unknown on line 0

Warning: file_put_contents(): Only -1 of 29 bytes written, possibly out of free disk space in Unknown on line 0

Warning: session_write_close(): Failed to write session data using user defined save handler. (session.save_path: /home/admin/tmp) in Unknown on line 0