gaye


Results for "gaye"

Ottoman - Turkish Dictionary

BÎ-GAYE(T)

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Gayetsiz, sonsuz. * Gayesiz.
Ottoman - Turkish Dictionary

FEVKALGAYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Son derecede.
Ottoman - Turkish Dictionary

GAYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Maksad, kasdedilen, netice, sonuç.(Her şeyin vücudunun müteaddit gayeleri ve hayatının müteaddit neticeleri vardır. Ehl-i dalâletin tevehhüm ettikleri gibi dünyaya, nefislerine bakan gayelere münhasır değildir. Tâ, abesiyyet ve hikmetsizlik içine girebilsin. Belki her şeyin gayât-ı vücudu ve netaic-i hayatı üç kısımdır. Birincisi ve en ulvisi Sani'ine bakar ki; o şeye taktığı hârika-i san'at murassaatını, Şâhid-i Ezelî'nin nazarına resm-i geçit tarzında arzetmektir ki, o nazara bir ân-ı seyyale yaşamak kâfi gelir. Belki, vücuda gelmeden, bilkuvve niyyet hükmünde olan istidadı yine kâfidir. İşte, seriüz-zeval lâtif masnuât ve vücuda gelmeyen, yâni sünbül vermeyen birer hârika-i san'at olan çekirdekler, tohumlar şu gayeyi bitemamiha verir. Faidesizlik ve abesiyyet onlara gelmez. Demek her şey; hayatiyle, vücudiyle Saniinin mu'cizat-ı kudretini ve âsâr-ı san'atını teşhir edip, Sultan-ı Zülcelâl'in nazarına arzetmek birinci gayesidir...İkinci kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: Zişuura bakar. Yâni, herşey Sâni-i Zülcelâlin birer mektub-u hakaik-nüma, birer kaside-i letafetnüma, birer kelime-i hikmet-edâ hükmündedir ki; melâike ve cin ve hayvanın ve insanın enzârına arzeder.. mütalâaya dâvet eder. Demek, ona bakan her zişuura ibretnüma bir mütalâagâhdır.Üçüncü kısım: Gaye-i vücut ve netice-i hayat: O şeyin nefsine bakar ki; telezzüz ve tenezzüh ve beka ve rahatlıkla yaşamak gibi cüz'î neticelerdir. Meselâ: Azîm bir sefine-i Sultaniyyede bir hizmetkârın dümencilik ettiğinin gayesi: Sefine itibariyle yüzde birisi kendisine, ücret-i cüz'iyyesine ait.. doksandokuzu Sultana ait olduğu gibi; herşeyin nefsine ve dünyaya ait gayesi bir ise, Sâni'ine ait doksandokuzdur. İşte bu teaddüd-ü gayattandır ki; birbirine zıt ve münâfi görünen hikmet ve iktisad, cud ve sehâ ve bilhassa nihayetsiz seha ile sırr-ı tevfiki şudur ki: Birer gaye nokta-i nazarında cud ve seha hükmeder. İsm-i Cevvad tecelli eder. Meyveler, hubublar; O tek gaye nokta-i nazarında bigayr-i hisâbdır. Nihayetsiz cûdu gösteriyor. Fakat, umum gayeler nokta-i nazarında; hikmet hükmeder. İsm-i Hakîm tecelli eder.. Bir ağacın ne kadar meyveleri var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardır ki; beyan ettiğimiz üç kısma tefrik edilir. Şu umum gayeler, nihayetsiz bir hikmeti ve iktisadı gösteriyor. Zıt gibi görünen nihayetsiz hikmet, nihayetsiz cud ile seha ile içtima ediyor. Meselâ: Asker ordusunun bir gayesi, te'min-i âsâyiştir. Bu gayeye göre ne kadar asker istersen var ve hem pek fazladır. Fakat, hıfz-ı hudut ve mücahede-i a'dâ gibi sair vazifeler için, bu mevcut ancak kâfi gelir. Kemâl-i hikmetle muvazenededir. İşte hükümetin hikmeti, haşmet ile içtima ediyor. O halde, o askerlikte fazlalık yoktur denilebilir... S.)
Ottoman - Turkish Dictionary

GAYE-İ HAYAL

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hayalde tasavvur edilen ve ona varılması istenen gaye ve maksat. İdeal.
Ottoman - Turkish Dictionary

GAYED

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Nazik ve yumuşak tenli olmak.