günah


Results for "günah"

Ottoman - Turkish Dictionary

GÜNAH

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Cezayı gerektiren amel. Dine aykırı iş. Allah'ın emirlerine uymayan hareket. (Bak: Kebâir-Cünha)(Evet günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor. Meselâ: Utandıracak bir günahı gizli işliyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman melâike ve ruhaniyatın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emare ile onları inkâr etmek arzu ediyor. L.)
Dream Dictionary of Phrase

GÜNAH

(Dream Dictionary of Phrase) :
Günah işlemek borca girmeye, Küçük günah işlemek kötü ve şerli kimselere yaklaşmaya, Günahını itiraf etmek şeref ve yüceliğe, günahtan dönmek kar ve kazanca delalet eder. (Ayrıca Bakınız; Suç.)
Islamic Glossary

GÜNÂH

(Islamic Glossary) :
Dinde yasak olan şeyler.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Biri günâh işler veya kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya tövbeistiğfâr ederse, Allahü teâlâyı afv ve mağfiret edici, çok merhametli bulur. (Nisâ sûresi:110)Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren işgünâhtır. (Hadîs-i şerif-M. Ma'sûmiyye)Gizli yapılan günâhın tövbesini gizli yapınız! Açıkça işlenen günâhın tövbesini açıkçayapınız! Günâhınızı bilenlere, tövbenizi duyurunuz. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)Günâh işlemekten çekinmeyen âlim, elinde meş'ale tutan köre benzer. Herkese yol gösterir,fakat kendisi göremez. (Sâdi-i Şîrâzî)Günâh işlemeye devâm ettiği hâlde, günâhımın Allahü teâlâya ne zarârı var, o beni affederdemek münâfıklık alâmetidir. (Abdullah-ı Dehlevî)Günâhlar eğer zinâ etmek, içki içmek, şarkı ve çalgı âletleri dinlemek, haramlara bakmak,abdestsiz mushafa dokunmak ve bid'at îtikâdı (bozuk, yanlış inanışlar) gibi Allahü teâlânınhakkı olup, kul hakları ile ilgili değilse, onların tövbesi, pişmanl ık, istiğfâr ve yalvararak Allahüteâlâdan özür dilemekle olur. Ama farzları terk etmişse, meselâ namazlarını kılmamış,oruçlarını tutmamışsa tövbe ve istiğfâr bunları kazâ ettikten sonra olur. Kul hakkı ile ilgiliolanlarda, hakları sâhiblerine veya vârislerine verip helallık dilemelidir. Vârisi bilinmezse,sâhibine niyetle fakirlere sadaka olarak vermelidir. (İmâm-ı Gazâlî, Yûsuf Sinânüddîn)
Turkish - English dictionary

günah

(Turkish - English dictionary) :
1. sin. 2. crime, shame, sin. 3. blame, fault. ını almak/ına girmek /ın/ to accuse (someone) wrongly. benden gitti. You can either ignore my advice or follow it; but if you ignore it, don´t blame me if anything goes wrong. ı/vebali boynuna. colloq. On his/her/your head be it!/ The responsibility is his/hers/yours! ını çekmek /ın/ to suffer for (another´s) sins. çıkarmak 1. to confess one´s sins (to a priest). 2. to confess one´s faults. ına değmemek not to be worth the candle, not to be worth the trouble or effort. a girmek/ işlemek to sin, commit a sin. ı kadar sevmemek /ı/ to hate (someone) like poison. keçisi scapegoat. olmak (for something) to be sinful, be wicked, be reprehensible. a sokmak /ı/ 1. to make (someone) sin. 2. to push (someone) into wrongdoing, drive (someone) to sin. ını vermez. colloq. He is very stingy.
Turkish - German Dictionary

günah işlemek

(Turkish - German Dictionary) :
sündigen.