gürültü
gurultu
(Turkish - English dictionary) :
grumbling sound, grumble, rumbling sound, rumble (in the stomach).
gürültü
(Turkish - English dictionary) :
1. noise (loud, harsh, confused, or undesired sound); clamor, hubbub. 2. uproar, hubbub. 3. noisy quarrel, row, ruckus, rumpus, fracas. çıkarmak/etmek/yapmak 1. to make a noise; to create a hubbub. 2. to create an uproar. 3. to raise a row, raise a ruckus. ye gelmek to get lost in the shuffle. ye getirmek/boğmak /ı/ 1. to cause (something) to be lost in the confusion. 2. to get (something) by distraction or by taking advantage of a confusion. ye gitmek 1. to get lost in the shuffle. 2. to suffer punishment or loss through no fault of one´s own. koparmak 1. to start a clamor, start an uproar. 2. to raise a row, start a ruckus. ye/patırtıya pabuç bırakmamak not to be easily intimidated by mere threats. patırtı noise, commotion, noisy confusion. ye/patırtıya vermek /ı/ to set (a place) in an uproar.
gürültü etmek
(Turkish - German Dictionary) :
lTMrmen.
GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
(Environmental Glossary) :
[ Noise pollution ] İnsanlar üzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler. Gürültü kirliliğinin başlıca kaynakları arsında uçakların çalışması, yol trafiği, inşaat ve ağır donanım bulunmaktadır.
GÜRÜLTÜ VE SAYI İNDEKSİ
(Environmental Glossary) :
[ Noise and number index ] İngiltere'de Heathrow hava limanı yöresinde yapılan bir araştırmaya dayanılarak geliştirilen, uçak gürültüsünden kaynaklanan rahatsızlığın ölçülmesine yönelik indeks.