harp
look sharp
(English - Turkish Dictionary) :
1. dikkat etmek, gözünü dört açmak. 2. şık olmak: You´re looking sharp today. Bugün şıksın.
Look sharp!
(English - Turkish Dictionary) :
Dikkat et!
pencil sharpener
(English - Turkish Dictionary) :
kalemtıraş.
razor-sharp
(English - Turkish Dictionary) :
s. çok keskin, jilet gibi.
sharp
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. keskin. 2. sivri uçlu. 3. keskin (gözler, görme duyusu). 4. zehir gibi, çok üstün (zekâ); zekâsı zehir gibi. 5. keskin, sert, acı. 6. ani (yükseliş/düşüş/dönüş). 7. çok net. 8. şiddetli (sancı). 9. sert (vuruş/itiş). 10. sert, ters (sözler/söz). 11. kurnaz; kurt. 12. şık, zarif, güzel. 13. tiz (ses). 14. müz. diyez: F sharp Fa diyez. i., müz. diyez: Pay attention to the sharps! Diyezlere dikkat et!