kader
LEVH-İ KAZÂ VE KADER
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kader ve kazanın levhası, yani: Olmuş ve olacak her bir şeyin ilm-i İlâhîdeki vücudları; yani, ilmen mevcudiyyetleri.(Alem-i gaybdan sayılan geçmiş ve gelecek mevcudatın dahi mânen hayatdar bir vücud-u mânevileri ve ruhlu birer sübut-u ilmîleri vardır ki, levh-i kaza ve kader vasıtası ile o mânevi hayatın eseri, mukadderât nâmı ile görünür, tezahür eder. L.)
MÜKÂDERE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Men'etmek, engel olmak. Reddetmek, kabul etmemek.
Kadercilik.
(Philosophical Dictionary) :
bkz. Yazgıcılık.
Kaderiye Mezhebi.
(Philosophical Dictionary) :
bkz. Yazgıcılık.
Kaderiye.
(Philosophical Dictionary) :
İslâm felsefesinde ehl-i bid'at akımı içinde yer alan kaderiye okulu, bireysel iradeciliği savunur. Kudret ve irade anlamında olan kaderiye öğretisine göre Tanrı kullarının kişisel irade ve güçleri vardır, insanların eylemleri kendi iradelerinin sonucudur. Kaderiyecilik, tüm eylemleri Tanrılık iradeye bağlayan ve insanlara hiç bir irade ve özgürlük tanımayan cebriye okuluna karşı bir öğretidir. Bu deyimdeki kader, Arapça güç anlamını dilegetiren kudret kökünden türetilmiştir ve yazgı anlamında değildir. İnsanların kendi eylemleri üstünde güçlü ve etkili bulundukları anlayışını dilegetirir. bkz. Cebriye, Ehl-i Bid'at, İslâm Felsefesi.