kalıp


Results for "kalıp"

Plants Glossary

okaliptus (sıtma ağacı)

(Plants Glossary) :
Mersingiller familyasından; Anavatanı Avusturalya olan, her zaman yeşil bir ağaç cinsidir. Bazılarının boyu 150 m'ye ulaşır. Ender olarak ağaçcık şeklinde bulunur. Çiçekleri beyaz-sarı veya kırmızı renktedir. Meyvesi tepeden 4-5 yarıkla açılan kapsüldür. Odunu sert ve reçinelidir. Yapraklarında uçucu yağ, reçineler, acı madde ve tanen vardır. Uçucu yağı çok miktarda sineol taşır. Yurdumuzda Güneydoğu Anadolu'da yetiştirilir. 160'dan fazla türü vardır.Faydası : Öksürüğü keser. Solunum yolları hastalıklarında faydalıdır. Boğaz ve burun iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Nezlede faydalıdır. Ateşi düşürür. Vücudu kuvvetlendirir. Bronşite ve diğer solunum yolları hastalıklarında faydalıdır. İdrar yollarını temizler. Astım ve Veremde faydalıdır. Sıtmanın önünü alır. Basur memelerinden kaynaklanan şikayetleri giderir.
Turkish - English dictionary

basmakalıp

(Turkish - English dictionary) :
1. stereotyped. 2. conventional, cliché.
Turkish - English dictionary

kalıp

(Turkish - English dictionary) :
1. mold, matrix. 2. form; hat block; shoe last. 3. template; pattern, model. 4. bar, cake, piece (of something). 5. imposing appearance. 6. shape. ının adamı olmamak not to be the man one seems to be. ını almak /ın/ to take a mold (of). ını basmak /a/ colloq. 1. to affirm (something) with conviction. 2. to support (something) enthusiastically. a çekmek /ı/ 1. to give proper form or shape (to), shape, mold. 2. slang to have intercourse with, *fuck. ını çıkarmak /ın/ to take a mold of. ı değiştirmek/dinlendirmek slang to die, croak, kick the bucket, give up the ghost. a dökmek /ı/ to cast, pour (something) into a mold. a geçirmek /ı/ to block (a hat or fez); to put (a shoe) on a last. gibi serilmek (for a very tired person) to lie stretched out like a log. gibi uyumak to sleep like a log. gibi yatmak to lie still, lie without moving a muscle. tan kalıba girmek colloq. 1. to change one´s ideas whenever one finds it expedient. 2. to change jobs often. 3. (for the nature of a job) to be changing constantly. kesilmek to be petrified. kıyafet yerinde/ı kıyafeti yerinde imposing and well-dressed (man). a koymak /ı/ to put (a shoe) on a last or tree. a vurmak /ı/ to put (a hat or fez) on a block.
Turkish - English dictionary

kalıpçı

(Turkish - English dictionary) :
1. maker or seller of molds. 2. one who makes castings. 3. blocker, molder.
Turkish - English dictionary

kalıplama

(Turkish - English dictionary) :
blocking, reshaping.