lale


Results for "lale"

Ottoman - Turkish Dictionary

DELALET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret.
Ottoman - Turkish Dictionary

DELALET-İ SELÂSE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Üç çeşit delâlet. Bunlar da: Delâlet-i mutabıkıye, delâlet-i tazammuniye, delâlet-i iltizamiyedir.1- Delalet-i mutabıkıye: Bir kelâmın vaz'olunduğu, yani kasdedilen mânanın tamanına delâletidir. Meselâ: İnsan lâfzı, insanın tam mahiyeti olan, hayvan-ı natık, (yani, konuşan hayat sahibi varlık) mânasına delâleti gibi.2- Delalet-i tazammuniye: Bir lâfzın vaz'olunduğu mânanın bir cüz'üne delâletidir.3- Delalet-i iltizamiye: Bir lâfzın vaz'olunduğu mânanın lâzımına yani o mâna ile beraber bulunması zaruri olan diğer bir mânaya delâletidir. Mezkur delâlet-i selâseye ait şöyle bir misal dahi verilir."Zekât, müslümanların fakirlerine verilir, hiç bir zengine verilmez." İbaresi; zekâtın, yalnız Müslüman fakirlere verileceğine delâlet-i mutabıkıye ile; zengin olan Ahmet, Mehmet gibi belli şahıslara verilemiyeceğine delâlet-i tazammuniye ile; zekât hususunda zenginler ile fakirler arasında fark bulunduğuna da delâlet-i iltizamiye ile delâlet eder.
Ottoman - Turkish Dictionary

DELALET-İ ZÂTİYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kendi zatı ile, bizzat kendisini eserleri ile göstermek suretiyle olan delâlet, şahidlik.
Ottoman - Turkish Dictionary

DEVR-İ LÂLE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Lâle devri, lâle mevsimi, lâle zamanı.
Ottoman - Turkish Dictionary

DİLALET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kılavuzluk etmek. * Nazlanma. İşve. * Üstünlük, galebe.