ok


Results for "ok"

Ottoman - Turkish Dictionary

OK

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Yay veya keman denilen kavis şeklinde bükülmüş bir ağaç çubuğa gerili kirişe takılarak uzağa atılan ucu sivri demirli ince ve kısa değneğe verilen addır. Ok, silâhın icadından evvel insanlar tarafından kullanılmış ise de, en büyük mahareti Türkler, Araplar göstermişlerdir. (O.T.D.S.)
Dream Dictionary of Phrase

OK

(Dream Dictionary of Phrase) :
Düşmana galip gelmeye, bir görev için gönderilen elçiye, bir kimseye yazılan mektuba, Attığı oku hedefe isabet ettirdiğini görmek, çocuk arzu ediyorsa, doğacak çocuğun erkek olmasına; diğerlerini için iştediği şeyin gerçekleşmesine, Elinde ok görmek gücee, mal yahut memuriyete, elinden çıkan okun kırılması, üzerine aldığı işlerde acze düşmeye, Kadının ok görmesi kocasına, Bir kadının kendine doğru ok attığını görmek, o kadının ok attığı kimseyi sevmesine, onun da, bu kadına gönül vermesine, Ok atmak, bir garazdan dolayı ırz ve namus hakkında söz söylemeye ya da elçi ve vekil aracılığı ile bir işin yerine getirilmesine, Halkın üzerine ok attığını görmek, onlar hakkında kötü ve ylaramaz söz söylemeye, İki grup insanın birbirlerine ok attıklarını görmek,bu insanlar arasında bir ihtilaf bulunduğuna; hangi taraf attığı okları isabet ettiriyorsa, o tarafın davasında haklı, diğer tarafın haksız ve yanlış yolda olduklarına; Kılıftan ok çıkarmak rızkın artmasına, erkek evlada; Ok kılıfı almak yahut bulmak evlenmeye, bir ok kılıfı verilmesi makam, mevki yahut dünyalığa, Ok mahfazası düşmana galip gelmeye, şeref ve itibara, işsiz kimse için mala, çocuğa yahut söz söylemeye, Okçu görmek dini kurallara göre mal taksim etmeye; savaşa, kavga ve şiddete, üzüntüye;halka gammazlık yapmalarını isteyen casusa delalet eder. ( Ayrıca Bakınız; Kın / Kılıf, Yay.)
Computer, Internet Glossary

OK

(Computer, Internet Glossary) :
(Türk Bilişim Terimlerinden) Tamam
Turkish - English dictionary

ok

(Turkish - English dictionary) :
,-ku 1. arrow. 2. tongue, pole (of a wagon). 3. shank (of a ship´s anchor). 4. (porcupine´s) quill. atımı bowshot (the distance an arrow flies, roughly 300 meters). atmak to shoot an arrow. unu atmış, yayını asmış. colloq. He´s done his bit; now he´s taking it easy for the rest of his life. gibi fırlamak /dan/ to rush out of (a place) with lightning speed. kılıfı quiver. meydanı archery ground. meydanında buhurdan yakmak 1. to try to heat a big place with something that is woefully inadequate to the task. 2. to try to accomplish something big with means that are pitifully inadequate. a tutmak /ı/ to rain arrows upon. yaydan çıktı. colloq. What´s done is done; there´s no turning back./The die is cast.
Turkish - Kurdish Dictionary

ok yayı

(Turkish - Kurdish Dictionary) :
tîrkevan.