ELÂ


Results for "ELÂ"

Ottoman - Turkish Dictionary

AKSAM-I SELASE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Üç kısım. * Gr: İsim, fiil, harf bölümleri.
Ottoman - Turkish Dictionary

ALEYHİSSALATÜ VESSELAM

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Salât ve Selâm onun üzerine olsun, meâlinde Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini duyunca söylenmesi sünnet olan bir duâdır.
Ottoman - Turkish Dictionary

ALEYKÜM-ÜS SELÂM

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Selâm sizin üzerinize olsun. (Bak: Selâm)
Ottoman - Turkish Dictionary

ASELAN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Süngü titrediğinden acı çekmek. * Boynunu uzatıp sür'atle gitmek.
Ottoman - Turkish Dictionary

BELÂ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(c.: Belâyâ) Afet. Sıkıntı. Tasa, kaygı. Musibet. Mücazat. İmtihan. Dâhiye. * Yaramaz nesne. (Bak: Sadaka)(Ey insan! Mâdem canavar sûretinde bir hayvan, insanların hânesine misafir geldiği vakit berekete medar oluyor; öyle ise, mahlukatın en mükerremi olan insan; ve insanların en mükemmeli olan ehl-i iman; ve ehl-i imanın en ziyade hürmet ve merhamete şâyan aceze, alil ihtiyareler; ve alil ihtiyarların içinde şefkat ve hizmet ve muhabbete en ziyâde lâyık ve müstahak bulunan akrabalar; ve akrabaların içinde dahi en hakiki dost ve en sadık muhib olan peder ve valide, ihtiyarlık hâlinde bir hanede bulunsa, ne derece vesile-i bereket ve vasıta-i rahmet ve $ sırriyle yâni: "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasa idi belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti." ne derece sebeb-i def'-i musibet olduklarını sen kıyas eyle. M.)