YAKÎN


Results for "YAKÎN"

Ottoman - Turkish Dictionary

AYN-EL YAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Ayn-ül yakîn) Göz ile görür derecede görerek, müşâhede ederek bilmek. (Bak: Yakîn)(İman-ı tahkikîde pek çok meratib var. O mertebelerden ilm-el yakîn mertebesi çok bürhanların kuvvetleriyle binler şüphelere karşı dayanır. Halbuki taklidî iman ise bir şüpheye karşı bazan mağlup olur. Hem iman-ı tahkikînin bir mertebesi de, ayn-el yakîn derecesidir ki, çok mertebeleri var. Belki Esma-i İlâhiye adedince tezahür dereceleri var. Bütün kâinatı bir Kur'an gibi okuyabilecek derecesine gelir. Ve bir mertebesi de, hakk-al yakîndir ki, onun da çok mertebeleri var. Böyle imanlı zatlara şübehat orduları hücum da etse, bir halt edemez. R.N.)
Ottoman - Turkish Dictionary

BİLYAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Bir şeyi şeksiz ve şüphesiz olarak itikad-ı kavi ve sahih ile bilmek, derk etmek. (Bak: Yakin)
Ottoman - Turkish Dictionary

HAKK-UL YAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn)
Ottoman - Turkish Dictionary

KAZİYE-İ YAKÎNİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Man: Yakîni ifade eden kaziyyeye denir. Ya bedihiyye veya nazariyye olur.
Ottoman - Turkish Dictionary

MÜCERREBÂT-I YAKÎNİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İyice edinilmiş tecrübeler.