Din.


Results for "Din."

Philosophical Dictionary

Din.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Din, Fr., Al., İng. Religion, İt. Religione) İnanca dayanan doğaüstü tasarımlar sistemi... ilk insanlar, önce, kendi kişiliklerinin dışında her yönde beliren yaygın bir güç gördüler ve bu güce mana adını verdiler. Daha sonra manayı cisimleştirip totem adını taktılar. Çeşitli topluluklarda (klan) en çok mana toplayıcı sayılan totem değişiyor kimi yerde bir bitki, kimiyerde bir hayvan totem sayılıp kutsallaştırılıyordu. Mananın kişileştirilmesi, giderek, canlıcılığı (animizm) meydana getirdi. Doğada insanın ruhuna benzer ruhlar bulunduğuna inanıldı. Daha sonra mana'da bir düzen ilkesi sezildi. Topluluklar için gerekli olan düzan, din kurumunu zorunlu kılıyordu. Mana'nın kişileştirilmesi, giderek, canlıcılığı (animizm) meydana getirdi. Doğada insanın ruhuna benzer ruhlar bulunduğuna inanıldı. Daha sonra mana'da bir düzen ilkesi sezildi. Topluluklar için gerekli olan düzün din kurmunu zorunlu kılıyordu. Mana'nın kişileştirilmesi, her bakılan yerde görülmesini sağladı ve çoktanrıcılık doğdu. Tanrıların sayısı otuz beş bine varıncaı onları da düzenlemek ve yönetmek gereği duyuldu ve bir tanrılar tanrısı(tektanrı) düşünüldü. ancak ilk tektanrıcı dinlerde, örneğin Yahudilikte tektanrı, iki kişilikle (Elahim ve Yehova) belirdi. Bu ikicilik, iyilik-kötülük, merhamet-şiddet, yoksulluk-zenginlik karşıtlığını kapsıyordu. Bu ikilik, isa'nın Hıristiyanlığıyle Muhammed'in Müslümanlığında giderilmeye çalışıldı. Tapma biçimleri, sosyal evrime uygun bir gelişmeyle şu evrelerden geçtiler: Fizik güçlere tapmak, yıldızlara tapmak, putlara tapmak, kaşıt ilkelere tapmak, büyük yargıca tapmak, evrene tapmak, evrenin ruhuna tapmak, büyük işçiye tapmak... Çağımızda yaşayşan bir melyar altı yüz milyon insanın beş yüz otuz milyonu Hıristiyan, beş yüz milyonu putatapar, on milyonu Brahmanist, yüz milyonu putatapar, on milyonu Yahudidir. Bütün bu dinleri insanlık sevgisi içinde kaynaştırmak çabaları tasavvuf ve masonlukla belirmiştir. İsa'dan sonra III. yüzyılda İranlı Mani (216-276), bütün dinlerin bireşimin yapar insanları tek dinde toplamayı denedi (Manişeizm). Rousseau (1712-1778), XVIII. yüzyılda, Fransız devrimcilerinin 1974) yılında gerçekleştirmeye çalışıp başaramadıkları bir uygarlık dini önermişti. Daha sonra auguste Comte (1798-1857) yeni bir insanlık dini deüşledi... En ilkel dinlerden en gelişmiş dinlere kadar bütün dinlerin ortak temaları şunlardır: Kurban, dua, yasalara saygı, ciza ve armağan, bayram, kendinden geçiş (cezbe) ve bu ilkeleri kanıtlayıcı masallar... İlkin insanların ölüm ve yok olma korkularının avuntusu olan din, giderek, yoksulluklarının avuntusu olan din, giderek, yoksulluklarının avuntusu olmuştur. Gerçektke, günlük yaşamdaki egemen güçlerin insan zihninde doğaüstü biçimlere dönüştüğü yansımalarından ibaret bulunan din, yüzyıllar boyunca, egemen sınıfların egemenliklerini sürdürebilmek için çok etkili bir araç olarak kullanılmış bulunmaktadır. bzk. Metafizik, Düşüncecilik, Yansı Kuramı, Hıristiyanlık, Müslümanlık, Yahudilik, Gizemcilik, Tanrıbilim, Tanrıcılık, Teodise, Tanrıtanımazlık, Nedentanrıcılık, Doğal Din.
Philosophical Dictionary

Doğal Din.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tabii din, Fr. Religion naturelle). Doğa üstü ya da doğa dışı güçlere yer vermeyen, doğaya ve usa uygun din anlayışının ilk belirtileri Hint, Çin ve Yunan düşüncelerinde ortaya çıkmıştır. İsa'dan önce VI. yüzyıl özellikle doğal din (tabii din) anlayışının yoğunlaştığı bir çağdır. Hindistan'da Jainizmin kurucusu Mahavira'ya göre, "yaratış diye bir şey olmadığı gibi, yaratan da yoktur", Budizmin kurucusu Gotama'ya göre, "ancak denediğiniz ve doğru bulduğunuz şeylere inanınız", Çin'de Konfüşyanizmin kurucusu Kong Fu-Tseu'ya göre, "benim duam yaşamamdır". antik çağ Yunanlılarının stoa okuluna göre de, "din, usun ürünüdür, us ve doğa bir ve yanı şeydir". Doğaya ve onunla yanı anlamda bulunan usa dayanan doğal din akımı, ortaçağın ezici baskısından kurtulur kurtulmaz, Rönesans'la yeniden filezlenmeye başlamıştır. Laelius Socinus'un kurduğu Sosinyanizme göre, "dinden, doğaya ve usa aykırı bulunan bütün eklentiler atılmalıdır". Fransız düşünürü Jean Bodin'e (1530-1597) göre, "çoktanrıcı ya da tektanrıcı bütün dinler gereksizdir, insanların mutluluğu için doğanın ve usun yasaları yeter". İngiliz düşünürü Herbet of Cherbury'ye (1581-1648) göre, "din, usa boyun eğmelidir". Ancak başlangıçta ve özellikle Hint ve Çin kaynaklarında tanrı dışılığı gerektiren doğaya ve usa dayanmak ilkesi, Rönesans'ta doğal bir Tanrı anlayışına yer vermektedir. Rönesans çağının doğal din akımına göre Tanrı düşüncesi, her insanda bulunan doğal bir düşüncedir; sadece bu düşünceye bağlanmak yeter, bu düşünceyi güçlendirmek için kutsal kitapların önerdikleri doğaya ve usa aykırı bulunan bütün ekletiler gereksizdir. Nitekim, bu eğilime uygun olarak, bir Rönesans akımı olan röformasyon da Katolikliğe karşı çıkmış ve insanın doğal yanını güçlendirmek amacını güdün yeni bir Hıristiyanlık anlayışı önermiştir (Protestanlık). Rönesans'tan sonra bu doğrultuda gelişen doğal din anlayışı, Fransız düşünürleri Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) ve Auguste Comte'u (1798-1857) yeni dinler önermeye götürmüştür. Rousseau'nun önerdiği Uygarlık dinine göre, "Tanrı, en yüksek özdür. Din, bu yüksek varlığın insanlara verdiği bir duygudan ibarettir. yeter ki tapınma biçimciliği, kurallar, din adamları gibi gereksiz ve yabancı güçler onu bozmasın. Usa dayanan uygarlık dini, her vatandaşa görevlerini sevdirmek amacını güdür". Comte'un önerdiği İnsanlık dinine göre de, "din olumlu nedenlerin üstüne kurulmalı ve teolojiye olduğu kadar metafiziğe de sırt çevirmelidir. İnsanlık dininin ilkesi, başkaları için yaşamaktır. nereden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi düşünmeden yaşamamızı daha mutlu kılabiliriz. Bu mutluluk, birbirimizi sevmek ve birbirimiz için yaşamakla gerçekleşir. İnsanlığı bir insanı sevdiğiniz gibi seviniz ve insanlık için yaşayınız...". Doğal din anlayışı, Tanrıcılıktan Tanrısızlığı geçiş arasında bulunan bir akımdır ve insan usunun yeni sezgilerle kıvranışı belirtir. bkz. Din.
Philosophical Dictionary

Kadın.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Nisa, Fr. Femme, Al. Frau, İng. Woman). Dişi insan... Kadın sözcüğü, Türkçede buyurmak anlamına gelen kadamak kökünden türemiştir. İlkel toplumların tümünde olduğu gibi eski Türk toplumunda da kadın aile başkanıydı, yöneticiydi ve buyurur'du. Toplumun sınıflara bölünmesiyle aşağılanmış ve horlanmıştır, bunun nedeni özel mülkiyetin ve onun koruyucusu olan miras hukukunun gereği olarak doğacak çocuğun babasının belli olması amacıyle kadının özel bir mülk sayılarak gizlenmesi ve kapatılmasıdır. Bütün metafizik ve dinsel öğretiler de, özel mülk düzeninin destekleyicisi olarak, kadını erkekten aşağı bir tür olarak gösteriler ve ona erkeklere tanınan hakları tanımazlar. Kadıncılık (Fr. Feminisme) akımınının meydana gelmesinin zorunlu nedeni de budur. Gerçekte kadın hakları yapma bir deyimdir ve doğal düzende hiç bir anlamı yoktur. Toplumcu anlayışta bu gibi deyimler kullanılmaz, çünkü kadın-erkek karşıtlığı söz konusu değildir. Kadın da, erkek gibi ve onun kadar, ancak normal bir düzende gerçek kişiliğine kavuşur. bkz. Toplumculuk, İnsan.
Philosophical Dictionary

Tabiî Din.

(Philosophical Dictionary) :
bkz. Doğal Din.