Tabula Rasa.


"Tabula Rasa." Kelimesi için arama sonuçları

Fəlsəfə Sözlüğü

Tabula Rasa.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Düz levha, Fr. Table rase). İnsan anlığının doğum anındaki durumunu belirtmek için John Locke'un ileri sürdüğü Latince deyim... XVIII. yüzyıl aydınlanma felsefesinin kapılarını açan İngiliz düşünürü John Lock'a (1632-1704) göre insan doğduğu zaman, anlığı, üstüne hiç bir şey yazılmamış dümdüz bir kâğıt gibidir, bir tabula rasa'dır. Bu düz kâğıt yaşadıkça, deneyler ve gözlemlerle doldurulacaktır. Aptalların ve bilgisizlerin tabula'sı ömürleri boyunca bomboş kalır. Çünkü doğuştan bilgi yoktur. Hem doğuştan olmak hem de bilinmemek saçmadır ve çelişiktir. Anlık doğuştan dolu olsaydı bilinmesi gerekirdi. Kendisine sözü edilmeyen bir şeyi kendiliğinden bilen tek kişi gösterilemez. Tanrı düşüncesi de doğuştan değildir, çünkü günümüzde bile tanrıdan habersiz yaşayan insan toplulukları vardır. Üstelik tektanrıcılar, çoktanrıcılar, tanrıyı şöyle ya da böyle anlayanlar, tanrıtanımazlar gibi çeşitli tanrı anlayışları vardır. Eğer tanrı düşüncesi doğuştan olsaydı bunların da aynı düzeyde bulunmaları gerekirdi. Yeni doğmuş çocuk hiç bir şeyi bilmez, duyularıyle algılayarak öğrenir. Duyular yolundan başka bir yolla elde edilmiş olan hiç bir bilgi gösterilemez (sansüalizm). Önsel (a priori) bilgi yoktur, bilgiler duyularla elde edilir. Hem bilgilerin doğuştan olduklarını ileri sürmek eğitimin gereksizliğine inanmak demektir, gereksizdir de yüzyıllardan beri neden onun peşindeyiz?... Locke'un bu çıkışı, felsefe tarihinde, çok önemli bir baş kaldırmadır ve büyük aydınlanmanın temelini hazırlamıştır. Metafizik düşünce, insanın doğaya açılan bütün pencerelerini kapamış ve onu, her şeyi kendi içinde bulunan bir yaratık saymıştı. Böylelikle deney ve gözleme sırtını çeviren insan, felsefesini de deneye ve gözleme baş vurmaksızın düşünsel (spekülatif) bir alanda yapmaya çalışıyor ve zorunlu olarak yanlışlıklar içinde bocalıyordu. İngiliz düşünürü Locke'un bu davranışı, ırktaşları olan Bacon'ların davranışlarına uygun olarak, insanın dünyaya açılmasını ve bilimselleşmesini sağlamıştır. bkz. Duyumculuk, Doğuştancılık.