rüzgâr


Results for "rüzgâr"

Ottoman - Turkish Dictionary

RÜZGÂR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Zaman, devir, hengâm, vakit. * Dünya, âlem. * Yel.
Names Dictionary

RÜZGAR

(Names Dictionary) :
Erkek ismi.Yel
Meteorological Glossary

RÜZGAR

(Meteorological Glossary) :
(WIND) [i]Yeryüzü ile ilişkili olarak, genellikle yatay olarak gelişen hava hareketi. Rüzgar dört değişik alanda ölçümlenir: Yön, hız, karakteri (hamlesi veya squallı) ve yön kırılması. Yer rüzgarı, rüzgar gülü-oku ve anemometre ile ölçülürken yüksek seviye rüzgarları pilot balon, rawin ve uçak raporlarından belirlenmektedir. Meteorolojide, rüzgar yönü, coğrafi kuzeye göre rüzgarın estiği yöndür. Yeryüzündeki basınç dağılımı ile doğrudan ilişkili olan yer rüzgarının hızında birim olarak; km/saat, metre/saniye, mil/saat, Knot ve feet/saniye kullanılır. Bunlar arasındaki ilişki şu şekilde kurulur: 1 km/saat = 0.278 m/sec. = 0.621 mil/saat = 0.540 Knot = 0.911 ft/sec. Yer rüzgarı yerden 10 metre yükseklikteki rüzgar ölçümü ile belirlenir.
Dream Dictionary of Phrase

RÜZGAR

(Dream Dictionary of Phrase) :
Devlet başkanına, onun ülkesine, ordunun kurmay heyetine ve diğer birimlerine, bakanlara ve diğer devlet memurlarına; Batıdan esen rüzgar afet ve belalara, fırtına musibete, Güneydoğudan esen saba rüzgarı zafer ve müjdeye, rahmete, bolluk ve berekete, Muutedil olarak esen rüzgar hayır ve berekete, yerden toz ve tohrak kaldıran rüzgar savaşa, Yel ve hafif rüzgar nezle ve baş ağrısı gibi yaygın ve sıradan hastalıklara, Korku, tehlike ve karanlık olmaksızın, rüzgarın bir kimseyi bir yere nakletmesi -ehli olanlar için- melik olmaya, önemli bir göreve getirilmeye, diğerleri için iş ve ticaretteki durgunluğun gitmesine; ürpertili, karanlık ve korku atmosferi içinde rüzgarın bir kimseyi bir yere götürmesi zahmet ve sıkıntıya, üzüntü ve kedere, Ağaçları, evleri vs. alıp götüren ve herşeyi yıkan fırtına umumi bela ve musibetlere, Gökgürültüsüyle birlikte görülen rüzgar, gücü nisbetinde kahredici olan devlet başkanına, Şiddetli rüzgarın (fırtına) bir yöre halkının üzerine doğru esmesi onlar için korku ve şiddete, fırtına orada ağaçları kökünden sökerse, devlet başkanından kaynaklanacak olan gazaba, Bilinen yönlerden esen rüzgarlar (imbat vs.) güzel ve hoş haberlere, rahmet ve berekete, Kızılyel ana babaya asi olmaya, halkın ayak takımının harekete geçmesine delalet eder.
Turkish - English dictionary

rüzgâr

(Turkish - English dictionary) :
1. wind; breeze. 2. slang showing off, swagger. almak to be exposed to the wind. altı naut. lee side, leeward. ekip fırtına biçmek to sow the wind and reap the whirlwind. fırıldağı weather vane; weathercock. gelecek delikleri tıkamak to take precautions, be prepared to meet trouble, batten down the hatches. gibi geçmek (for time) to fly. ile gitmek to sail with the wind. siperi wind belt, shelter belt (of trees). üstü naut. windward side.