rüşvet


Results for "rüşvet"

Ottoman - Turkish Dictionary

RÜŞVET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kanunen bir iş gördürmek gayesi ile vazifeli olan kimseye, gayr-i meşru olarak verilen para vesâir menfaat ve fayda.
Islamic Glossary

RÜŞVET

(Islamic Glossary) :
Haksız yere para, mal v.s. almak veya vermek.Rüşvet alana, verene ve bunlar arasında rüşvete vâsıta olana da Allahü teâlâ lânetetsin. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)Resûlullah efendimiz kıyâmet alâmetlerini sayarken buyurdu ki: Hâkimler rüşvet alarakhaksız karar verir. Adam öldürmek çoğalır. Gençler, ana babalarını, hısım akrabâsınıaramaz, saymaz olur. Kur'ân-ı kerîm mizmârdan, yâni çalgı âletlerinden okunur. Tecvîdile, güzel okuyanları, şerîate uyan hâfızları dinlemeyip mûsikî ile şarkı gibi okuyanlarıdinlerler. (Hadîs-i şerîf-Tergîb-üs-Salât)Rüşvet alan da, rüşvet veren de Cehennemdedir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafâ)Şirk, zulüm, fâiz ve rüşvet habistir. İnsanın iğrendiği, pis dediği her şey habistir. (Hâdimî)Hiç kimsenin dînine, malına, canına, şerefine, nâmusuna saldırmamalı, herkese borcunuödemelidir. Rüşvet almak ve vermek harâmdır. Yalnız zâlimin zulmünden kurtulmak için veikrâh edilince vermek rüşvet olmaz. Fakat bunu da almak harâm olur. (M.Sıddîk bin Saîd)Gasb edilen, yâni zulüm ile, zor ile alınan ve sirkat edilen, yâni çalınan ve fâiz, rüşvet,kumar ile alınan ve çalgı çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak alınanve fâsid akidle, sözleşme ile alınan mallara mal-i habîs denir. (Abdülganî Nablüsî)
Turkish - English dictionary

rüşvet

(Turkish - English dictionary) :
,-ti bribe; bribery. almak to accept a bribe, take a bribe. vermek to bribe, give a bribe. yemek to take a bribe.
Nautical Dictionary

RÜŞVET GÜVERTE

(Nautical Dictionary) :
Yolcu gemilerinde filikaların üzerine oturtulduğu kalastraların bulunduğu güverte.
Turkish - German Dictionary

rüşvet vermek

(Turkish - German Dictionary) :
besstechen.