sema


Results for "sema"

Islamic Glossary

SEMÂVÎ

(Islamic Glossary) :
Allahü teâlâdan gelen.Malın iki ortağı vardır. Biri semâvî âfetler, diğeri de vârisler. Eğer malından en az nasibiolan kimse olmak istemiyorsan ve buna gücün yetiyorsa, Allah yolunda sarfet. (Ebû ZerGıfârî)
Islamic Glossary

Semâvî Din

(Islamic Glossary) :
İnsanları dünyâ ve âhirette seâdete, mutluluğa kavuşturmak için, Allahü teâlâ tarafındangösterilen yol.Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin senede, bir peygamber vâsıtası ileinsanlara bir semâvî din göndermiştir. Bu peygamberlere resûl denir. Her asırda, en temiz birinsanı peygamber yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirmiştir. Resûlle re tâbi olan bupeygamberlere nebî denir. Bütün peygamberler hep aynı îmânı söylemişler, hepsiümmetlerinden aynı şeylere îmân etmeyi istemişlerdir. Fakat şerîatleri yâni kalb ve beden ileyapılması ve sakınılması lâzım olan şeyleri başka başka olduğundan, İslâmlıkları,müslümanlıkları da ayrıdır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Islamic Glossary

Semâvî Kitab

(Islamic Glossary) :
Hak dinlerin kitapları. Semâvî kitapların bize bildirileni yüz dörttür. Bunlardan on suhufŞist (Şit) aleyhisselâma otuz suhuf İdris aleyhisselâma, on suhuf İbrâhim aleyhisselâmaindirildi. Mushaflar; Tevrât Mûsâ aleyhisselâma, Zebur kitabı Dâvûd aleyhisselâma, İncîl kitabıÎsâ aleyhisselâma ve Kur'ân-ı kerîm Muhammed aleyhisselâma nâzil olmuş, inmiştir. (AhmedCevdet Paşa)
Islamic Glossary

SİMÂ' (Semâ')

(Islamic Glossary) :
Null
Islamic Glossary

ŞEMÂİL-İ ŞERÎFE

(Islamic Glossary) :
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin mübârek ahlâk ve âdetleri.Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin şemâil-i şerîfelerini Eshâb-ı kirâmdan Ebû Saîd-iHudrî şöyle anlatmıştır: "Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, hayvana ot verirdi. Deveyibağlardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü sağardı. Ayakkabısının s öküğünü dikerdi.Çamaşırını yamardı. Hizmetçisi ile birlikte yerdi. Hizmetçisi el değirmeni çekerken yorulunca,ona yardım ederdi. Pazardan satın aldığı şeyleri torba içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle,büyükle, küçükle karşılaşınca, önce selâm verirdi. Bunlarla müsâfeha etmek için, mübârek eliniönce uzatırdı. Köleyi, efendiyi, beyi, siyahı ve beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun, çağrılanyere giderdi. Önüne konulan şeyi; az olsa da, hafif, aşağı görmezdi. Akşamdan sabaha vesabahtan akşama yemek bırakmazdı. Güzel huylu idi. İyilik etmesini severdi. Herkesle iyigeçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü. Fakat, çatıkkaşlı değildi. Aşağı gönüllü idi. Fakat, alçak tabîatli değildi. Heybetli id i. Yâni saygı ve korkuhâsıl ederdi. Fakat kaba değildi. Nâzik idi. Cömerd idi. Fakat isrâf etmez, faydasız yere bir şeyvermezdi. Herkese acırdı. Mübârek başı hep önüne eğikti. Kimseden bir şey beklemezdi.Saâdet, huzûr isteyen O'nun gibi olmalıdır." (İmâm-ı Gazâlî)