zar


Results for "zar"

Turkish - Turkish dictionary

ZARAR

(Turkish - Turkish dictionary) :
is. Çıkar kaybı, ziyan.
Ottoman - Turkish Dictionary

ZARAR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp.(Zarar, birşeye dahil olan eksikliktir ki, hastalık veya körlük, topallık gibi sakatlık demektir. Nitekim anadan doğma a'maya ve pek zayıf hastaya darir denilir. Mühimmat ve levazım tedarikinden âciz olmak da bu mânadadır. Binaenaleyh zararlılar; dertli, sakat, âciz, özürlülerdir. Bunların gayrı olan gayr-i uli-z zarar ise, sahih, salim ve kadir olanlar demek olur. E.T.)
Dictionary of Economics

ZARAR

(Dictionary of Economics) :
Ekonomik birimlerin belli bir faaliyet dönemi sonunda dönem içi giderlerinin dönem içi gelirlerin aşaması sonucunda doğan olumsuz fark. Sermayedeki ya da kazançtaki azalmayı ifade eden zarar, genellikle söz konusu mal ve hizmetin maliyet fiyatının, satış fiyatından daha yüksek olması nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Dictionary of Economics

ZARAR

(Dictionary of Economics) :
Belirli bir faaliyet dönemi sonunda, işletmenin dönem içi giderlerinin dönem içi gelirlerinden fazla olması durumudur. Zarar, sermayede veya kârdaki azalmayı gösterir.
Turkish - English dictionary

zarar

(Turkish - English dictionary) :
1. damage, injury, detriment, harm. 2. com. loss. ı dokunmak /a/ to harm, be harmful to, have a harmful effect on. etmek 1. to lose money. 2. to make a wrong move, do something to one´s detriment. 3. /a/ to damage, injure, harm. gelmek /dan/ (for someone) to suffer at the hands of; to be wronged by; to be treated unjustly by: Tuba´dan zarar gelmez. No harm´ll come your way from Tuba. görmek 1. /dan/ to be damaged, injured, or harmed by. 2. to suffer loss. ın neresinden dönülse kârdır. proverb If you find yourself in a situation where you can´t seem to get ahead no matter what you do, the only profitable step you can take is to extricate yourself from the whole thing as soon as possible. ına satmak /ı/ to sell (something) at a loss. a sokmak /ı/ to cause (someone, a place of business) to suffer loss or damage. vermek /a/ to damage, injure, harm. ı yok. colloq. It doesn´t matter./Never mind./That´s okay./Forget it.