ÂL


Results for "ÂL"

Islamic Glossary

Âl-i İmrân Sûresi

(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin üçüncü sûresi.Âl-i İmrân sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). İki yüz âyet-i kerîmedir.Otuz üçüncü âyet-i kerîmede geçen Âl-i İmrân kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahüteâlânın birliği, yüce sıfatları bildirilmekte, bütün peygamberler in tasdîk edilmesi emredilmekte,onların hepsinin Allahü teâlânın kulları olduğu, bâzısını inkâr etmenin bâzısını ilah edinmeninyanlışlığı açıklanmakta, müslümanlara, Allahü teâlânın maddî ve mânevî ihsanları hatırlatılarak,bir hikmetten dolayı zaman zaman karşılaştıkları zahmetlere, musîbetlere sabretmeleri tavsiyeedilmekte ve daha başka hususlar bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Kurtubî)Âl-i İmrân sûresinde meâlen buyruldu ki:Rabbinizden mağfiret istemeğe ve Cennet'e girmeğe koşunuz. Bunun için çalışınız.Cennet'in büyüklüğü gökler ve yer kadardır. Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar içinhazırlandı. Bunlar, az bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler. Öfkelerini bellietmezler. Herkesi af ederler. Allahü teâlâ, iyilik edenleri sever. (Âyet: 133-134)Kıyâmet gününde Kur'ân-ı kerîm ve onunla amel edenler getirilirler. Kur'ân-ı kerîminönünde, (en uzun oldukları ve en çok hüküm kendilerinde olduğu için) Bekara ve Âl-i İmrânsûreleri bulunacaktır. Bu iki sûre sanki iki bulut yâhut aralarında bir nûr bulunan ikisiyah gölgelik veya sâhiblerini müdâfaa eden (savunan) saf bağlamış uçan iki kuştopluluğu gibi olacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Islamic Glossary

ALAK SÛRESİ

(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin doksan altıncı sûresi.Alak sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil olmuştur (inmiştir). On dokuz âyet-i kerîmedir."İnsanı kan pıhtısından yarattı" meâlindeki ikinci âyet-i kerîmede (kan pıhtısı) mânâsınagelen "alak" kelimesi bu sûreye isim olmuştur. Sûre, ikra' (oku) diye baş ladığı için İkra' sûreside denir. İlk beş âyet-i kerîmesi Kur'ân-ı kerîmin ilk inen âyetleridir. Sûrede çeşitli hususlarbildirilmekte ve bu arada Peygamber efendimize cephe alanlar, kavuştukları nîmete karşılıknankörlükte bulunanlar, gurûra kapılanlar tehdit edilmekte, Resûlullah efendimize, bu gibikimselere iltifat etmemesi, secdeye (namaza) ve sâlih (iyi) işlere devam ederek Allahü teâlâyamânevî yakınlığa kavuşmaya çalışması emrolunmaktadır. (İbn-i Abbâs, Kurtubî, Taberî)Alak sûresinde meâlen buyruldu ki:İnsan, ihtiyâçsız olunca, elbette azar. (Âyet: 6)
Islamic Glossary

ÂLEM

(Islamic Glossary) :
Allahü teâlâdan başka her şey, Allahü teâlânın yarattığı şeylerin hepsi, kâinât, varlıklar.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Elbette Allahü teâlânın bu âlemlere hiç ihtiyâcı yoktur. (Ankebût sûresi: 6)Bütün varlıklar, Allahü teâlânın varlığına alâmet (delîl) olduğu, O'nun varlığını gösterdiğiiçin, mahlûkların (yaratılmışların) hepsine "Âlem" denmiştir. Varlıkların aynı cinsten olanlarınınher birine de, âlem, meselâ, insanlar âlemi, melekler âlemi, hayvanlar âlemi, cansız maddelerâlemi denir. (Teftâzânî, Seyyid Şerîf Cürcânî, Senâullah Pânî Pütî)Âlem sonradan yaratılmıştır. Çünkü devamlı değişikliğe uğramaktadır. Böyle her değişenşey sonradan var edilmiştir. Âlem de devâmlı değiştiği için, o da sonradan yaratılmıştır.(Reyhâvî)Cisimlerin, maddelerin, durmadan değişmeleri, birbirlerinden meydana gelmeleri sonsuzolarak gelmiş değildir. Yâni âleme, böyle gelmiş, böyle gider denilemez. Bu değişmelerin birbaşlangıcı vardır. Değişmelerin bir başlangıcı var demek, âlemin var ol uşunun bir başlangıcı vardemektir. Yâni âlem yok iken, hepsi yoktan yaratılmış ve yine yok olacaklardır demektir.Âlemi yoktan yaratan ise, hep var olan, hiç değişmeden, sonsuz var olan Allahü teâlâdır.(Ahmed Âsım Efendi)Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner,Gam ve neşe insanda, böyle gelir böyle gider.(Seâdet-i Ebediyye)
Islamic Glossary

Âlem-i Ecsâd

(Islamic Glossary) :
Yerler, dağlar, gökler gibi, ölçülebilen ve tartılabilen madde âlemi. Buna âlem-i halk, âlem-işehâdet ve âlem-i mülk de denir.
Islamic Glossary

Âlem-i Emr

(Islamic Glossary) :
Arşın üstünde olup, madde olmayan, ölçülemeyen ve herkesin anlayamayacağı âlem. Buna,âlem-i melekût ve âlem-i ervâh (rûhlar âlemi) ve mekânsızlık âlemi de denir.Âlem-i emrde sırayla; kalb, rûh, sır, hafî, ahfâ denilen beş latîfe (makam, mertebe) vardır.(Ahmed Fârûk-i Serhendî)Âlem-i halkın ötesi, âlem-i emrdir. (İmâm-ı Rabbânî)Âlem-i emr bâzı bakımlardan âlem-i halktan üstün ise de, küllî fazîlet yâni her bakımdanüstünlük âlem-i halktadır. (İmâm-ı Rabbânî)