İm.


Résultats pour "İm."

Dictionnaire philosophique

Ruhbilim.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Ruhiyyat, Fr., Al. Psychologie, İng. Psychology, İt. Psicologia). Özneyle nesnenin karşılıklı etkileşmesinde oluşan insanın öznel yanını inceleyen bilim... Bilen (özne)le bilinen (nesne)in karşılıklı ilişki ve etkileşmesinde insanın öznel yan (Os. Ruhî, Fr. Psychique, Al. Psychiscih, İng. Psychical, İt. Psichico)ını duyumlar, duygular, algılar ve düşünceler meydana getirir. İnsanın bu yanı dilimizde ruhsal ve tinsel deyimleriyle de dilegetirilmektedir. Ruhbilimin konusu insanın ub ruhsal oluşması ve etkinliğidir. Bu konu, bir açıdan, felsefenin temel sorunuyle ilgilidir. Ruhsal olayların bireysel kişilikteki bütününü dilegetiren ve ruh anlamında kulanılan Yunanca psikhe (Fr. Psyche) sözcüğüne verilen idealist ve materyalist anlamlar felsefenin bu temel sorununu meydana koyar. İdealistler bunu özdekten bağımsız, cisimsiz ve ölümsüz bir varlık saymışlar ve bilinç'le özdeş kılmışlardır. Materyalistlere göre bu, gelişmiş özdeğin ürünüdür ve özdek'le özdeştir. İdealizmin ve diyalektik olmayan eski materyalizmin bu yanılgıları eytişimsel özdekçilikle aşılmış ve ruh'la özdek'in aynılaştırılamayacağı gibi ayrılaştırılamayacağı da meydana konmuştur. Ruh özdeğin ürünüdür, onun belli bir gelişme anında meydana gelmiştir, bu bakımdan onunla ayrılaştırılamaz. Ama ruhla özdek aynılaştırılmamalıdır; çünkü üst olan alt olana indirgenemez. Bu idealist yanılgıların her rikisi de aynı saçma sonuçları doğurmakta birleşirler. İdealizmin ve idealist materyalizmin anlayışını sürdüren düşünceci ruhbilim (Os. İftikârî ruhiyyat, Fr. Psychologie idealiste), eytişimsel özdekçi anlayışa dayanan bilimsel ruhbilim (Os. İlmî ruhiyyat, Fr. Psychologie scientifique)le aşılmıştır. Bilimsel ruhbilim, ruhsal olanı, idrealist ruhbilimin yaptığı gibi soyut olarak ele almaz; doğasal ve toplumsal bağıntıları içinde ele alır, insanın ruhsal yapısının yetkince ve çok yanlı oluşmasının koşullarını ve yöntemlerini meydana koyar. Bilimsel ruhbilim, eytişimsel bilgi kuramıyle de bağımlıdır ve ona dayanarak onu geliştirir... İlkin Alman düşünürü Christian Wolff'un ileri sürdüğü psikoloji terimi, bilinç olgularının çeşitli açılardan ele alınması sonunda bir hayli çeşitlenmiştir. Örneğin, behaviyorizm (behaviorisme) adıyle anılan tepki ruhbilimi, canlı varlıkların davranışlarını ve tepkilerini inceler, iç ve dış gözleme baş vurmaz. Buna karşı nesnel ruhbilim (Fr. Psychologie objective) baş vurarak bilincin olgularını inceler. Bireysel ruhbilim, bilincin olgularını bireysel özellikleri içinde inceler. Patrolojik ruhbilim ya da psiko-fizyoloji, bilincin olgularını fizyolojik olaylarla bağıntıları bakımından inceler... Ruhbilim, çağımızda, diyalektik maddeci dünya görüşünden sıyrılmak isteyenlerin sığınağı olmuştur. Toplumsal yaşamın bütün alanlarında diyalektiğin karşısınaruhbilim çıkarılmaktadır. Toplumsal yaşam, bilinç olgularıyle açıklanmaya çalışılır. Örneğin ekonomide marjinalcilik, ekonomik değeri sonuç (marjinal, nihaî) birimin yararlığıyle belirler. Freud'e göre insanların bütün eylemleri cinsel içgüdülerle belirlenir. Adler, cinsel içgüdünün yerine aşağılık duygusunu koyar. Kimi toplumbilimcilere göre, devrimler kollektif histeri nöbetleridir. Bütün bunlar, gerçekte, insanı bilinçdışına iten düşüncelerdir (Tr. Usaaykırıcılık, Fr. Irrationalisme). Çünkü bütün bu hallerde insan, bilinciyle değil, bilinçdışı biyolojik itişlerle davranmaktadır. Gerçekte, toplum ilişkilerini belirleyen bilinç ya da bilinçaltı olguları değil, tersine, bilinç ya da bilinçaltını belirleyen toplum ilişkileridir. bkz. Bilgi Kuramı, Eytişimsel Özdekçilik, Özdekçilik, Düşüncecilik, Fröytçülük, Aşağılık Duygusu, Can ve Tin, Tinselcilik, Bilgi, Bilinç.
Dictionnaire philosophique

Sarmal Gelişim.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Helezonî tekâmül, Fr. Developpement spiral). Alt düzeyde gerçekleşenin üst düzeyde tekrarlanması yoluyle gelişme... lİdealist anlayışlı dairesel gelişmeye karşıt olarak diylalektik gelişme anlayışını dilegetirir. Hegel'in sav-karşısav-birleşim sürecinde meydana geldiğin isaptadığı "her şeyin karşıtına dönüşmesi" olgusunu açıklar. Her şey karşıtına dönüşür, ama daha üstün bir düzeyde ve daha gelişmiş olarak dönüşür. Böyle olmasaydı gelişme gerçekleşemezdi ve diyalektik süreç bir karşıtlığın sürekli olarak birbirlerine dönüşmelerinden ibaret bir tekrarlar dizisi olurdu. Diyalektik özdekçiliğe göre tarihsel gelişme, sarmal bir gelişmedir. Tarih tekrarlamalardan ibarettir sözü bu sarmal gelişimi görememekten doğmuştur. Her şey karşıtına dönüşür, tavuk yumurta ve yumurta tavuk olur. Ama bu dönüşme bir mekiğin devimi gibi iki uç arasında dengeli bir gidiş geliş değildir, daha yüksek ve daha ileri bir aşamaya dönüştür. İyiice incelenirse görülütr ki tavuk yumurta ve yumurta tavuk olmaz, tavuktan yumurtalar çıkar ve o yumurtalardan da birçok tavuklar meydana gelir. Artık o çıktığı yumurtaya ya da tavuğa dönüş değil, birçok yumurtalara ve birçok tavuklara, daha açık bir deyişle ileri ve üstün bir aşamaya gelişme'dir. Demek ki nesneler sarmal bir sürece uyarak gelişirler ve aynı noktaya dönüşmeyip daha üstün bir düzeye ulaşırlar. Toplumun evrimi de böylesine sarmal bir evrimdir. Adalet adaletsizliği daha üstün bir adalete vermak için dönüşür. Bu yüzdendir ki tarihin tekrarlardan ibaret olduğu sözü, yanlış bir sözdür ve metafizik düşüncenin temeli nesnelerin değişmezliğidir. Tarih hiç bir zaman tekrarlanmamıştır ve tekrarlanamaz. Herakleitos'un dediği gibi aynı nehre iki kez girilemez, çünkü sular sürekli olarak akmaktadır. bkz. Gelişme, Sav, Karşısav, Bireşim, Yadsımanın Yadsınması, Eytişimsel Özdekçilik, KHegelcilik.
Dictionnaire philosophique

Tanrıbilim.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. İlâhiyyat, Fr. Theologie, Al. Theologie, İng. Theology, İt. Teologia). Tanrılık varsayımları kapsayan öğreti. Tanrıbilimin (teoloji) temeli, doğaüstü etkenlere inanmaktır. Konusu, deneydışı ve önsel (a priori) bir konduur. Bu bakımdan tanrı bilgisinin doğuştan var olan bir bilgi olduğu da savunulmuştur (doğuştancılık: ineizm, nativizm). Doğuştancılık dışında bu bilginin vaniy yoluyle, peygamberlerin kulağına seslenerek ya da gönüllerine doğdurularak verildiğine ve böylelikle de bütün insanlara öğretildiğine inanılır. metafizik çağ, bu bilginin ussal bir temele oturtulması için çeşitli uğraşılarla dolu bir çağdır (theologie naturelle ou ration). Bu uğraşılar çifte geçrek kuramının ortaya atılmasıyla sonuçlanmıştır. Çifte gerçek kuramına göre tanrılık gerçek insan aklıyle bağdaşamaz. Bunun için her ikisinin alanını ayırmaktan, tanrılık gerçekle ussal gerçeği birbirine karıştırmamaktan başka çıkar bir yol yoktur. Çünkü bizzat doğaüstülük olan tanrılık gerçek, doğanın ve bu arada insan usunun büsbütün dışında ve bambaşka bir alana özgüdür. Böyle olunca da pek açık olarak insan usuyle açıklanamaz ve kavranamaz. Hıristiyan metafiziğinin ilk dönemi olan patristik felsefe konuyu şu sözle özetler: Anlayamadığım için inanıyorum... Skolastik dönemin büyük sözü de şudur: Anlamak için inanıyorum... Metafizik düşünce sisteminde, özet olarak, inanmak'tan başka yapılabilecek hiç bir şey yoktur (fideizm). İnan, tanıtlanamayanın kayıtsız ve şartsız kabul edilmesidir. Tanrıbilimin, bütün tartışmaların dışındaki, ana düşüncesine göre tanıtlanamayanın yadsınması değil, tanıtlamaya uğraşmaksızın kabul edilmesi gerekir. bkz. Din, Tanrıcılık, Tanrıtanımazlık, Metafizik, Düşüncecilik, Hıristiyan Felsefesi, İslâm Felsefesi, Gizemcilik, Nedentanrıcılık, Doğal Din, Olguculuk, Kamutanrıcılık.
Dictionnaire philosophique

Tasım.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Kıyas, Fr. Syllogisme, Al. Syllogismus, İng. Syllogism, İt. Sillogismo). Biçimsel mantığın tümdengelim yo4luyle sonuç çıkarma yöntemi... Tasım, biçimsel mantıkta, bir özelliği, o özelliği kapsayan genellikle karşılaştırarak sonuç çıkarma yöntemidir. Örneğin, insanlar ölümlüdür, Sokrates insandır, öyleyse Sokrates de ölümlüdür. Bu tasımda sonuç tümden gelir ve tümle doğrulanır, öncüller ve sonuç genelden özele doğru birbirlerini kapsarlar. İnsan ölümlülüğü, Sokrates insanlığı ve bundan ötürü de ölümlülüğü kapsar. İnsan ölümlülüğü ve Sokrates insanlığı kapsıyorsa Sokrates'in ölümlülüğü de kapsaması zorunludur. Tasımın ilk iki önermesine öncüller, sonucu veren üçüncü önermesine vargı denir. İlkin Aristoteles tarafından biçimlendirilmiştir. bkz. Öncül, Vargı, Önerme, Mantık, Aristoculuk, Tümdengelim, Tümevarım.
Dictionnaire philosophique

Terim.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Istılah, Fr. Terme, Al. Ausdruck, İng. Term, İt. Termine). bilimsel ve sanatsal kavramları dilegetiren sözcük... Mantıkta bir önermenin konusuyle yükleminden her birine de terim denir. Bir tasımda vargının yüklemi olan terime büyük terim, vargının ko4nusu olan terime küçük terim, iki öncülü içine alan terime orta terim denir. Örneğin, "Bütün insanlar akıllıdır - Ahmet İnsandır - Ahmet akıllıdır" önermesinde akıllı büyük, ahmet küçük ve insan orta terimdir... Terim'in önemi, konuşma dilindeki sözcük'lerden farklı olarak, herhagni bir bilim ve sanata özgü tek anlam'ı dilegetirmesidir. Çoğunlukla konuşma dilinde karşılığı olmayan anlamlar bilimsel terimlerle dilegetirilir. Konuşma dilinde de kullanılan kimi sözcükler herhangi bir bilimde terimleşirlerse o bilime özgü tek anlam kazanırlar. aynı sözcük başka bir bilimde başka bir tek anlam kazanabilir. Duyusal bütün anlamlarından temizlenmiş olan bilim terimleri hangi bilime özgüyseler o bilimin sınırları içinde bir anlam taşırlar. Bu bakımdan terim'i sözcük'ten dikkatle ayırmak ve aynı sözcükle dilegelen terimleri ko4nuşma diliyle ve öteki bilimlerin verdikleri anlamlarla karıştırmamak gerekir. Örneğin değer sözcüğünün ekonomi terimi olarak, törebilim terimi olarak, ruhbilim terimi olarak, matematik terimi olarak anlamları başkadır ve birbirinden fçok farklıdır. Bunları birbirine karıştırmak ve birini öbürünün alanında kullanmak anlamsızlıklara yol açar. Her bilime özgü ayrı terim sözlüklerinin gerekliliği de bu yüzdendir. bkz. Terimbilim, Ters Terimler.