İm.


Results for "İm."

Philosophical Dictionary

Mekanik Devim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mihanikî hareket, Fr. Mouvement mecanique). Yer değiştirme devimi... Mekanik devim, devimlerin en yalınıdır ve bu yüzden de ilk öğrenileni olmuştur. İnsanlar ilkin mekanik devimi keşfetmekle, sürtünmeyle ateş yakarak, doğaya egemen olmaya başlamışlardır. İnsanların cansız doğa gücünü kendi hizmetlerine koşmalarının ilk aşaması bu mekanik devimdir. Mekanik de bu yüzden ilk oluşan bilimdir, çünkü "ağacında bir elmanın rüzgârla sallanan devimini incelemek, olgunlaşan elmadaki içsel değişiklikleri incelemekten kolaydır". oysa mekanik devim sayısız devim biçimlerinden sadece biridir, özdeğin çeşitliliği nasıl sonsuz ve sınırsızsa devimin çeşitliliği de -özdeğin varlık biçimi olmakla- öylece sonsuz ve sınırsızdır. Devimin varlık biçimleri, yer değiştirmeden insan düşüncesine kadar sayısız çeşitliliktedir ve ısı, ışık, nebülözler, güneş sistemi, radyosyonlar, elektromanyetik alanlar, nükleer alanlar vb. kapsar. Evrende ne kadar varlık biçimi varsa o kadar da devim biçimi vardır, bütün bunlar daha da birçok devim biçimlerine dönüşeceklerdir. Ne var ki her devim biçimi, devimin en basit biçimi olan bir yer değiştirme devimi'yle bağıntılıdır. Devim biçimi ne kadar basitse bu yer değişimi o kadar büyük, devim biçimi ne kadar yüksekse bu yer değişimi o kadar küçüktür. Mekanik devim, bu yüzden, temel devimdir ve bilimsel düşünceyi büyük aşamalara ulaştırmıştır. Ama başka bir yandan devimi sadece mekanik devim olarak görmek, doğayı metafizik bir bakışla görmek demektir. Çünkü yeri değişenin kendisi değişmez, ya da sadece yer değişikliğini görmek onun kendi içsel değişikliğini görmemek demektir. Buysa devim adı altında durgunluk'u, bilimsellik adı altında bilimdışı'lığı ileri sürmek olur. bkz. Devim, Yer Değiştirme, Mekanik, Mekanikçilik, Eytişimsel Özdekçilik.
Philosophical Dictionary

Nedenbilim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mebhas-i esbab, Fr. Etiologie, Al. Aetiologie, İng. Etiology, İt. Etiologia). Belli bir türdeki olayların nedenlerini araştıran ve inceleyen bilim... Örneğin tıp, tarih ve biyoloji olaylarının nedenlerini nedenbilim araştırır. Özellikle hekimlikte nedenlerin bilinmesi hastalığın önlenmesini ya da iyileştirilmesini sağlar. bkz. Neden.
Philosophical Dictionary

Olaybilim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mebhas-i şüun, Fr. Phenomenolgie, Al. Phaenomenologie, İng. Phenomenology, İt. Fenomenologia). Nesnenin bilgisine ancak özneden varılabileceği savını gerçekleştirdiği ileri sürülen yöntem... Alman düşünürü Edmund Husserl (1858-1939)e göre nesnenin bilgisine ancak özneden varılabilir. Olaylar (fenomenler) bugüne kadar şu ya da bu yönden anlatılmışlardır ama onların kendiliklerinde ne olduğu henüz çözülmemiştir. Bilinmeyen bu fenomenlerin başında da insan gelmektedir. Özne olmadan nesne de olamaz ve nesne ancak özneyle denenebildiği kadar bilinebilir. Bu deneme de ancak olaybilim yöntemi'yle yapılabilir. Bunu gerçekleştirmek için bilinç, nesneye yöneltilmelidir. Bilincin bu yöneliminde önkoşul, bütün verilmiş bilgileri (Husserl'in deyimiyle bütün dünyalıları) ortadan kaldırmak (Husserl'in deyimiyle paranteze almak)tır. Görünen'den (fenomen) başka hiç bir bilgi yoktur, bilgi olmayınca hatırlama da yoktur, dünyalı olarak hiç bir aracıdan yararlanılamaz. Yaşadığımız dünyayı daha iyi kavramak ya da yeniden kurmak içni, fenomenoloji yöntemiyle çalıştığımız süre, yaşadığımız dünyadan isteğimizle vazgeçeceğiz. Çalışmamız, böylece, dünyadışı bir çalışma olacaktır. Elde edilen tasarımları da bu açıdan değerlendirmek zorundayız. Bu alandaki fenomenler de dünyalı fenomenler değil, her türlü dünyalılıktan soyulmuş fenomenlerdir. Örneğin sözünü ettiğimiz vücut, fizyolojik bir vücut değil, cisimli-ruhlu som bir görünüdür. Husserl, evreni kavramamız için önce -buradaki öncelik, bir zaman önceliği değil bir düşünce düzeni önceliğidir; çünkü zaman da bir dünyalı olarak paranteze alınmıştır- kendimizi kavramamız gerektiğini ileri sürmektedir. Her şeyi vücudumuzla deneyeceğiz, evrene vücudumuzla açılacağız. Başkasının ben'i ancak kendi ben'imizle anlam kazanacaktır. Başkasının vücudunu, kendi vücudumuzdan aldığımız vücut anlamını başkasının vücuduna aktararak, kavrayabilirz. Bu aktarma, bize, kendi ben'imizin içinde başkasının ben'inin de yaşamakta olduğu gerçeğini verir. Öyleyse dünya ancak başkalarıyle birlikte varır. Bu birliktelikse insan-kültür-toplum-tarih dünyasının evrensel bir birlikteliğidir... Öznel idealizmin tipik bir örneği olan Husserl'in bu savı ve yöntemi çağdaş idealist akımları büyük ölçüde etkilemiştir. Evreni, kendini aşmış bir ben'le ve ben'in kendini aşabildiği oranda kurma anlayışı başta varoluşçuluk olmak üzere birçok düşünceci öğretilere temel olmuştur. Usaaykırıcılığın (irrasyonalizm) bu yeni biçiminden Katolik kilisesi yararlanmaya çalışmaktadrır. Bilgiyi, doğasal ve toplumsal nesnel gerçeklik yerine bilinçte aramayı öneren fenomenolojik sav çağdaş burjuvazinin çıkarlarına uygunluk oranında tutulmuş ve yayılmıştır... Fenomoloji deyimi, Husserl'den önce, çeşitli anlamlarda Lambert, Kant, Hegel, Hamiltoın, Hartmann tarafından da kullanılmıştır. Örneğin Hegel'in 1860 yılında yayımlanan Ruhun Fenomenolojisi adlı yapıtı, ruh'un, bireysel duygulanımlardan tümel us'a doğru yükseliş basamaklarını inceler. bkz. Varoluşçuluk, Yeni Tomacılık, Kişilikçilik.
Philosophical Dictionary

Olumsuz Tanrıbilim.

(Philosophical Dictionary) :
(Fr. Theologie negative). Alman düşünürü Cusanus'un öğretisi... Kardinal Nicolaus Cusanus'a (1401-1464) göre tanrı kavranamaz. Çünkü us, yapısı gereği, birleştiricidir ve birleştirme işini gerçekleştirebilmek için de çokluklar ve ayrılıklar gerekir. Tanrıysa ancak çokluklar ve ayrılıkların dışında düşünülebilir. Öyleyse düşünce, bu son ereğinde, kendisiyle çelişmeye düşmektedir. Daha açık ber deyişle, birleştirici olan düşünce, ayrılıklarla çalışmak için yapılmış olduğundan, yetkin birleşmeye (Tanrı) yükselince çalışamaz duruma düşer... Ortaçağdan Rönesansa eçiş döneminde yaşayan ve düşünce yapısıyle de bir kolu geçmişte, öbür kolu gelecekte bulunan bu ilgi çekici düşünür, Kant'ın öncüsü sayılabilir. Düşüncenin sınırını çizmiş ve bu sınırın ötesinde kalan metafiziği mistik bir görüşle sezilere bırakmıştır. Bundan başka Cusanus, Tanrıyla doğayı da birbirinden ayırmış, güçlü bir sezgiyle evrenin evrimsel bir gelişme olduğunu ileriye sürmüştür. Cusanus'a göre doğada karşıtlar (çokluklar ve ayrılıklar) vardır, Tanrıdaysa bütün karşıtlar birleşmiştir, öyleyse bu iki yapı aynı şey olamaz. Evren devim halindedir ve sonsuz bir değişme içindedir, Tanrıysa tüm değişmezliktir. Cusanus, "karşıtların geçitlerle sürekli olarak ortadan kalkacağını" düşünmekle bir çeşit diyalektik anlayışa varmış olmaktadır. Cusanus'a göre dünya, evrenin merkezi de olamaz, çünkü evrenin merkezi ancak kendi dışındaki bir şeye göre olabilirdi, bu halde evren bütünlük (La. Universum) anlamında bir evren olmazdı. Görüldüğü gibi, din mesleğinde kardinalliğe kadar yükselmiş olduğu halde, Cusanus'un düşünceleri teolojiye karşıt düşüncelerdir. bkz. Tanrıbilim.
Philosophical Dictionary

Ödevim.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Zatülharekiyet, Fr. Automatisme). Kaynağı kendinden olan devingenlik... Özdek, kaynağı kendinde olan devingendir. Çağdaş fizik, özdevimin gerçekliğini tanıtlamıştır. Her özdek biçimi sürekli olarak doğar, gelişir, göçer ve yeni bir biçime dönüşür. Eski felsefede özdevim, mekanikçi bir anlayışla açıklanır. Özdevim, bir gelişme süreci değil, bir yer değiştirme devimidir. Amiplerin devimselliği buna örnek gösterilir. Pierre Janet (1859-1947), özdevimi, bilinçsiz ruhsal etkinlik olarak tanımlamaktadır. Janet'ye göre özdevim, ruhsal bir içgüdüdür, kendiliğinden (spontane) bir devimdir, irade ve bilinçten bağımsızdır. Janet'nin bu öğretisi psikolojik otomatizm adını taşır... Ruhbilimde çağrışımcılar (asosiyasyonizm) özdevimi, düşüncelerin çağrışımında, otomatik bir işlev olarak tanımlarlar... Descartes (1596-1650), özdevimi, hayvanlara uygular. Descartes'a göre hayvanlar her türlü tinsel etkinlikten yoksundur ve bir makine gibi kendiliğinden yer değiştirirler (mekanikçi otomatizm), bu frizyolojik bir özdevimdir... Gölgeolaycılık (epifenomenizm) da insanları fizyolojik anlamda özdevimsel (otomat) sayan biröğretidir, ancak bu özdevimsellik, öteki özdevimselliklerden ayrı olarak bilinçli özdevimselliktir... Devimin dışardan verildiği anlayışına karşı olarak devimin varlığın kendinden geldiği anlayışını dilegetiren özdevim, en yetkin dilegetirilişini eytişimsel özdekçilikte bulmuştur. Eytişimsel özdekçiliğe göre özdevim, karşıtların birliği ve çatışmasıyle meydana gelen bir iç süreçtir. Bu süreç, varlığın gelişme süreciyle sıkıcı bağımlıdır. bkz. Gelişme, Devim, Karşıtlık, Hegelcilik, Eytişimsel Özdekçilik.