HARİCÎ


Results for "HARİCÎ"

Ottoman - Turkish Dictionary

ADEM-İ HÂRİCÎ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İlm-i İlâhide mevcud olup, maddi vücudu olmayan.(Adem-i mutlak zaten yoktur; çünkü bir ilm-i muhit var. Hem daire-i ilm-i İlâhînin harici yok ki, bir şey ona atılsın. Dâire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i hâricidir ve vücud-u ilmiye perde olmuş bir ünvandır. Hatta bu mevcudat-ı ilmiyeye bazı ehl-i tahkik "A'yan-ı sâbite" tabir etmişler. Öyle ise, fenaya gitmek, muvakkaten haricî libasını çıkarıp, vücud-u mâneviye ve ilmîye girmektir. Yani, hâlik ve fani olanlar, vücud-u hâricîyi bırakıp; mâhiyetleri bir vücud-u mânevi giyer, dâire-i kudretten çıkıp dâire-i ilme girer. M.)
Ottoman - Turkish Dictionary

HAKİKAT-I HÂRİCİYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hayat gibi âlem-i şehadete gelmiş varlık.
Ottoman - Turkish Dictionary

HARİCÎ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Dışarıya âit olan. İçeriye âit olmayan. Dış ile alâkalı. Ecnebiye âit. * Zorba ve âsi olan. * Seyyid olmadığı halde seyyidlik iddia eden. * Vaktiyle Hazret-i Ali Kerremallâhü veche'ye âsi olan fırka-i dâlle ashabından herbiri. (Bak: Havaric Vak'ası)
Ottoman - Turkish Dictionary

HARİCİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hariçle alâkalı. Dış işleri. * Ameliyatla tedavi edilebilen hastalıklar. * Haricilik. (Bak: Havâric vak'ası)
Ottoman - Turkish Dictionary

MA'DUMAT-I HÂRİCİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İlm-i İlâhide olup, maddi vücudu olmayan şeyler.